Ukrayna’dan sonra sıra Tayvan’da mı?

Ege Doğaç Erdoğan –1972 yılında ABD Başkanı Richard Nixon bir haftalık Çin seyahatini sonlandırırken Şangay’da şöyle demiştir: “Dünyayı değiştiren bir haftaydı.” Hakikaten de II. Dünya Savaşı’nı müteakip Çin İç Savaşı’ndan sonra komünistlerin kurduğu Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) ile ilk defa diplomatik bağ kurmanın önünü açmıştı Nixon’ın bir haftalık Çin ziyareti. 1979 yılında ABD ile ÇHC arasında resmi diplomatik ilişkiler kuruldu. Öncesinde ise ABD ve Batı ÇHC’yi değil Tayvan’daki milliyetçi Komintag hükümetini tanıyordu. Küçük bir adanın tüm Çin’i temsil edemeyeceği gerçeğini görünce Batı ülkeleri Çin’deki komünist rejimi muhatap almak zorunda kaldılar. Ancak Tayvan ile olan bağlarını da de jure olmasa da de facto devam ettirdiler. Geçtiğimiz hafta içinde Tayvan ile Çin arasındaki çekişme tekrardan su yüzüne çıktı ve dünya yeniden on yıllardır devam eden bu belirsiz durumun kötüye gitme ihtimalinden çekinir hale büründü.

İlginizi Çekebilir

İŞGAL PROVASI

Tayvan Cumhurbaşkanı Tsai Ing-Wen’in ABD’yi ziyaret edip Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy ile görüşmesine misilleme olarak Çin Halk Kurtuluş Ordusu üç gün boyunca süren kapsamlı bir askeri tatbikat gerçekleştirdi. Deniz ve hava kuvvetlerinin katıldığı tatbikatta Tayvan’ın etrafının çevrilmesi simüle edildi ve bu, adanın işgali için bir ön hazırlık mesajı olarak algılandı.

Daha önce Ağustos ayında McCarthy’nin halefi Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyareti sırasında sekiz gün süren tatbikatlar yapılmış ve ilk defa Tayvan’ın üstünden geçen füzeler atılmıştı. Askeri uzmanlar o zamanki tatbikatın daha sert olduğunu söyleseler de bu sefer daha spesifik bir şekilde bir işgal tatbikatı yapıldığına dikkati çekiyorlar. Tayvan Dışişleri Bakanı Joseph Wu da aynı görüşe sahip. Wu, “askeri hazırlıklara, retoriğe baktığımızda Tayvan’a karşı bir savaş hazırlığı yapıldığı görünüyor” şeklinde konuştu.

Alıntı Metni

YARI İLETKENLER

Tayvan’ın bu denli önemli olmasının en büyük sebebi aslında daha önce bahsettiğimiz yarı iletken çipler. Bu çiplerin dünyada üretiminin yüzde 90’ı Tayvan’da yapılıyor ve cep telefonlarından tutun otomobillere kadar neredeyse tüm modern elektronik ürünler yarı iletken çiplere ihtiyaç duyuyorlar. Küresel anlamda yeni soğuk savaşın nükleer silahlar değil yarı iletken çipler üzerine olacağı ve ABD ile Çin arasında tezahür edeceğine önceden de değinmiştik.

Başlık

Tabii yarı iletken çiplerin yanısıra siyasi ve ideolojik sebepler de yıllardan beri konuyla ilgili önemli faktörlerden. Tayvan kapitalist ve serbest ticarete bağlı sistemiyle Batı’nın Çin’e karşı savunduğu değerleri temsil ediyor. 90’lı yıllardan itibaren girdiği demokratikleşme süreci ABD ve Batı’nın ideolojik olarak desteğini kazanmış durumda.

Tüm bunların yanında diyebiliriz ki işin aslı Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra kurulan Pax-Americana’nın artık yavaş yavaş sona eriyor oluşu.

Alıntı Metni

AVRUPA BİRLİĞİ TEDİRGİN

Her ne kadar Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Fransa ve Avrupa’nın bu gerginlikten uzak durması gerektiği yönünde açıklamalar yapsa da geçtiğimiz günlerde Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, “Statükoda tek taraflı ve şiddet içeren bir değişiklik biz Avrupalıların kabul edeceği bir şey değildir. Tayvan Boğazı’ndan her gün dünya ticaret trafiğinin yarısı geçiyor, askeri bir kızışma tüm dünya için korkunç bir senaryodur” dedi. Öyle görülüyor ki Avrupa, ABD ile Çin arasındaki bu soğuk savaştan kaçınmak istese de birbirine ekonomik olarak bu kadar bağlı bir dünyada yaşadığımız bu çağda bu pek de mümkün olmayacak.

TAYVAN 1971’E KADAR ÇİN’İ TEMSİL ETTİ

Tayvan ile Çin ilişkilerinin tarihine kısaca bir göz atalım. 1895 yılında emperyalist politika izlemeye başlayan Japonya, Çin ile girdiği savaştan galip gelir ve Tayvan, Japon yönetimine bırakılır ancak İkinci Dünya Savaşı’ndan mağlubiyetle ayrılan Japonya Tayvan üzerindeki haklarından feragat eder. Müttefiklerin de onayıyla Tayvan’ın hâkimiyeti tekrar Çin’e verilir. İlerleyen yıllarda meydana gelen Çin İç Savaşı’nda komünizm karşıtı Çan Kay Şek hükümeti, kömünist Mao Zedong’un birliklerine yenik düşer; Çan Kay Şek ve Komintang hükümeti yaklaşık 1.5 milyon destekçisi ile birlikte Tayvan’a kaçar. Sürgünde kurulan Çin Cumhuriyeti sadece Tayvan değil tüm Çin üzerinde meşru idarenin kendisinde olduğunu iddia eder. İlginçtir, 1971 yılına kadar Birleşmiş Milletler de Çan Kay Şek hükümetini tanır ve BM Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Taipei hükümeti söz sahibidir. Kore Savaşı’nda BMGK’dan savaş kararı çıkması da Çin Halk Cumhuriyeti’nin yerine Tayvan’ın veto hakkına sahip daimi üye olarak tanınıyor olmasıdır. Sovyetler Birliği’de tarihi bir hata yaparak BM’nin bu kararını protesto amaçlı konseyi boykot eder; böylece BMGK’dan Kore’ye askeri operasyon kararı çıkar. BM’den sonra 1979’da ABD de Tayvan ile diplomatik ilişkilerini keser ve ÇHC’yi resmen tanır. Tayvan yönetimi 1990’lı yıllarda artık Çin anakarasında hak iddia etmekten vazgeçmiş olsa da halen ÇHC, Tayvan’ı Çin’in bir parçası olarak görmekte ve gerekirse güç kullanılarak yeniden birleşme politikasını gütmektedir.

PaYLaŞşşş