Fatma Gülçin Kabasakallı – Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın yoğunluğu arttıkça, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in taktik nükleer silah kullanma riski uluslararası kamuoyunda endişe yaratıyor. Putin ve Kremlin yetkililerinin, her fırsatta ülkenin nükleer silah kabiliyetlerini hatırlatması, bu endişeleri artırıyor. NATO ile Avrupa Birliği’nin (AB), Ukrayna’ya giderek daha fazla ağır silah ve füze sistemleri yollaması sonucu Moskova’nın köşeye sıkışmasının, Rus yönetiminin nükleer silahlara başvurması için bahane yaratabileceğine dikkat çekiliyor.
Milliyet’e özel değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, Putin’in savaşta yenilgiye yaklaştıkça, nükleer silah kullanma riskinin arttığını ve Rusya liderini engelleyebilecek tek ülkenin Çin olduğu konusunda görüş birliği içinde. Birleşmiş Milletler (BM) Silahsızlanma Araştırmaları Enstitüsü’nden Pavel Podvig, henüz nükleer silah kullanımından birkaç adım uzakta olduğumuzu belirtirken, İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Dr. Naim Babüroğlu ise, Rusya’nın, Donbas gibi “kazandığı topraklara” yönelik füze saldırıları düzenlenmesi karşısında harekete geçebileceği uyarısında bulundu. Avusturya Innsbruck Üniversitesi’nden Prof. Gerhard Mangott ise, Kırım ve Sivastapol’un kaybedilmesinin, Putin açısından bir askeri felaket olacağını, dolayısıyla nükleer silaha başvurabileceğini söyledi…
‘Hâlâ birkaç adım uzaktayız’
(Pavel Podvig, BM Silahsızlanma Araştırmaları Enstitüsü’nden Kıdemli Araştırmacı)
“Rus yönetiminin Ukrayna’da veya Ukrayna’ya karşı nükleer silah kullanmayı düşündüğüne dair bir işaret görmüyorum. Risk muhtemelen artmıyor. Nükleer silah kullanımının gerçek olabileceği bir noktadan halen birkaç adım uzaktayız. Örneğin NATO çatışmaya dahil olursa tırmanış yaşanabilir, ancak henüz o noktada değiliz. Ukrayna’da potansiyel olarak kullanılabilecek nükleer silahlar henüz konuşlandırılmadı, kullanılmaya hazırlandıklarına dair de bir işaret yok. Rus askeri güçlerinin yüksek alarm seviyesine getirilmesi gibi adımlar da görmedik. Ki, Rusya, mesaj verme amacıyla böyle bir hareketin tespit edilmesini de isteyecektir. Nükleer silah kullanımı, on binlerce insanı öldürmeye karar vermek demek ve bu, zor bir karar. Böyle bir karar sonrası, kimse Rusya’nın yanında olmaz.
Geçtiğimiz Eylül ayında söylentiler çıktığında, tüm uluslararası toplum, nükleer silah kullanımına dair bir tehdide karşı çok net karşılık verdi. Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması’na taraf devletlerin ilk toplantısında, G20 zirvesinde, ABD Başkanı Joe Biden’ın Çinli mevkidaşıyla ya da Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un yine Çinli liderle görüşmesinde, tüm taraflar nükleer tehditlerin kabul edilemez olduğuna dair net mesajlar verdi. Rusya’nın nükleer silah kullanmasını engelleyecek en önemli güç, uluslararası toplumun buna karşı durmasıdır.”
‘Kırım kırmızı çizgidir!’
(Prof. Dr. Gerhard Mangott, Avusturya Innsbruck Üniversitesi)
“Kırım ve Sivastapol’un kontrolünü kaybetmesi anlamına gelen bir yenilgiyle karşı karşıya kalırsa, Kremlin’in taktik nükleer silah kullanmaya karar verebileceğini göz ardı etmiyorum. Aslında bu, 2000 yılındaki Rus askeri doktrininde de bulunuyor. Şayet konvansiyonel bir savaş, Rus askeri kuvvetlerince kaybedilmek üzereyse, Rusya, düşmanın bu saldırısını durdurmak için taktik nükleer silahları kullanacağını söylüyor. Dolayısıyla bu pekala gerçek olabilir. Rusya bir yenilgiye ne kadar yakınsa, nükleer silahları kullanma riski o kadar olası. Ancak bunun herhangi bir anda mümkün olabileceğini söyleyemem, çünkü savaşta şu anda bir çıkmaz durum var, her iki taraf da baharda saldırıya hazırlanıyor. Bu yüzden Rusya’nın nükleer silah kullanmasını beklediğimiz bir senaryoda değiliz henüz. Fakat durum buraya gidebilir. Özellikle Ukrayna Batı’dan ağır silahlar alır bu silahlarla Kırım dahil tüm işgal altındaki toprakları geri almak için saldırırsa, riski artırır. Biz buna ‘yoğunluğun dikey artışı’, yani Rusya’nın konvansiyonel silahlardan nükleer silahlara geçişi diyoruz. Ama aynı zamanda ‘riskin yatay artışı’ dediğimiz olasılık da söz konusu, ki bu, daha fazla tarafın katılmasıyla savaşın yoğunluğunun artması anlamına geliyor.
Sorun şu ki, Putin bu savaşı kazanması gerektiğini biliyor ve kazanmak istiyor. Kazanamaz ve feci şekilde kaybederse, gücünün tehlike altında olabileceği anlamına gelir. Putin, Rusya’nın güçlü bir yenilgiye uğramasını hatta Kırım’ı kaybetmesini engellemek için nükleer silah kullanmanın daha iyi olabileceğini düşünebilir. Öte yandan, şayet Rusya nükleer silah kullanacaksa, bu siyaseten çok riskli olur. Çin ya da Hindistan’ın bunu kabul edeceğini düşünmüyorum. Bu, Rus-Çin ilişkileri için gerçek bir yük olur ve Hindistan yaptırımlara bile katılabilir.
Rusya’nın, Luhansk, Donetsk veya Zaporijya gibi kendi toprağı olarak gördüğü 4 eyalette toprak kaybetmesi durumunda nükleer silah kullanacağını düşünmüyorum. Bence bu olasılık, Kırım tehdit altına girerse doğar. Çünkü Putin dahil hiçbir Rus lider, Kırım’ı kaybetmeyi göze alamaz. Kırım’ı kaybetmek, Rusların 2004’ten beri kazandığı her şeyi kaybetmesi anlamına gelir… Yani buradaki kırmızı çizgi, Kırım’dır…”
‘Putin Ukrayna’da yenilgi istemez’
(Naim Babüroğlu, İstanbul Aydın Üniversitesi)
Özel askeri şirketler, paralı ve yabancı askerler de dahil olunca, olay “uzatmalı savaş” stratejisine evrildi. Bu tür bir savaş ise kısa sürede bitmez, muhtemelen 2040’lara kadar sürer. Ateşkes de mümkün değil, çünkü Batı ittifakı yahut ABD bir ateşkes veya savaşın bitmesini istemiyor. Onun için NATO, AB ve ABD, Zelenskiy’e silah, eğitim, istihbarat dahil her türlü desteği sağlıyor. ABD aslında amacını gerçekleştirmek için bölgede Ukrayna’yı bir araç olarak kullanıyor ve olan da bu ülkeye oluyor. Batı’nın şu anda eğittiği asker, belki 5-6 ay sonra fiilen savaşa katılacak… Ana amaç, Rus askeri gücünü mümkün olduğunca yıpratıp, 2030’larda Rusya’nın askeri açıdan bir tehdit olmaktan çıkarılması. ABD de bu amacına doğru ilerliyor.
Öte yandan Putin gibi bir lider, Ukrayna’da yenilgi istemez. Bu, Putin ve iktidarının sonu demek olur. Bunun için sürekli asker takviyesi yapıyor. Çok sıkışırsa, belki de önümüzdeki süreçte Belarus’ta da ikinci bir cephe açıldığını görme olasılığımız yüksek. Yüzleşmeyi göze almayan bir Putin, sıkıştığında taktik nükleer silah kullanır.
Rus askeri doktrini, bugün itibariyle Rusya’nın 4 koşulda nükleer silah kullanabileceğini söylüyor. İlk koşul; Rusya’ya karşı nükleer veya kitle imha silahları kullanılması, ki Batı bunu yapmaz. İkincisi; Rusya’nın stratejik hedeflerine saldırı yapılması… Ukrayna’daki bazı provokatif aktörler, Rus topraklarında stratejik hedeflere saldırı yapabilir. Böyle bir durumda, nükleer silah kullanabilir. Üçüncü koşul; Rusya’ya karşı balistik füzelerin kullanılması. Rusya, Kırım ve Donbas’ı kendi toprağı olarak ilan etti. Buralara kitle imha silahları veya balistik füzeyle saldırı düzenlenmesi, nükleer silah kullanmak için sebep olur. Dördüncüsü de; Rusya’nın toprak bütünlüğüne yapılacak bir saldırı. Bu da Donbas, Kırım ve Rus coğrafyası… Rusya’nın elinde nükleer taktik silah kullanma iradesi var. Putin ve iktidarının kaderi savaşın sonucuna bağlı… Bu yüzden yenilgiyle karşı karşıya kalan bir Putin, bölgesel anlamda taktik nükleer silah kullanmaktan çekinmez. Engelleyecek tek ülke var, o da Çin!’