Toprağa mucize eken kadınlar

Toprağa mucize eken kadınlar – Günün Haberleri

Toprağa mucize eken kadınlar

Geçtiğimiz pazar günü size “Toprağa İz Bırakan Kadınlar” kitabından söz etmiştim. Emine Erdoğan Hanım’ın desteğiyle hayata gelmiş bir kitaptı bu. Çocuk gelin Hacer Dündar’ın ölüm döşeğinden nasıl kurtulup hayallerine yelken açtığını yazmıştım… 32 kadının mucizesi var o kitapta. Bu pazar devam ediyorum… Devam ediyorum çünkü: Ben bu insanların yaşadıklarını, hikâyelerini, acılarını, onca güçlüğe rağmen hayatta kalıp nasıl başardıklarını, sonu gelmez ihtiras yüklü tartışmalardan, kamplaşmalardan (!) çok daha değerli ve sade buluyorum. Eğer siz de böyle düşünüyorsanız… Buyurun efendim.

1- İKİ ÇOCUK ANNESİ NURAN EŞİ VEREM OLUNCA…

Ordulu Ersin her sabah gün ağarmadan Karadeniz’in soğuk sularına açılıyordu.

Ya nasip! Deniz ne verirse…

O balıktayken Nuran çocuklara bakıyordu. Eksik gedik ama namuslu bir hayat…

Böylece yıllar geçti.

Bir sabah Nuran kalktı. Yanında bir inleme. Eşi Ersin ter içindeydi. Yanıyordu.

Soğuk su. Havlu. “Aman Ersinim…Evimin direği…”

Doktorlar teşhisi koymuştu: “Tüberküloz…”

Dünyaları yıkılmıştı. Doktorlar bırakın balığı sokağa çıkmayı bile yasaklamıştı Ersin’e…

İşte o gün başladı Nuran’ın tek kişilik çilesi.

İki çocuk, yatalak eş…

Bir karar vermeliydi. Kimseden yardım istemeyecekti.

‘BEN ÇOCUKLARIMI BİR GÜN OLSUN OKULA UĞURLAYAMADIM’

Buradan sonrasını Nurdan’dan dinliyorum: “Ersin iki yıl düzelemedi. Ben köyde hangi iş varsa orada çalışıyordum. Bahçe, tarla, odun, fındık tırpanı…Para yine yetmiyordu. İki yıl böyle geçti. Ersin biraz düzelince bir kayık yaptırdık.”

Burada soruyorum:

“Peki hastalık sonrası Ersin için ağır olmuyor muydu?”

İşte içimi yakan o cevap:

“Onu hiç yalnız komadım. Bırakmadım. Her sabah gün ağarmadan çıkıyorduk. Çocuklar okula gideceğinden kahvaltılarını bırakıp öyle gidiyordum. Bir kez olsun onları okula uğurlayamadım. Kendileri okudu… Okudular çok şükür…”

ZORU BAŞARAN ÇOCUKLAR

Peki böylesine güçlükler içinde Nuran’la Ersin’in çocukları acaba ne okudu?

Evet arkadaşlar mucize de işte burada…

Ersan süper liseye gidiyor. Ardından harita mühendisi oluyor.

Nurdan ise içmimar oluyor. İkisi de üniversiteyi başarıyla bitiriyor. Üstelik Ersan her tatilde gelip anne babaya yardım ediyor…

Onlara gelince:

Nuran artık denize çıkamıyor. Ersin yetecek kadar çalışıyor.

Çocukların başarısı yetiyor.

Nuran’ın bir de dileği var:

“Kızım devlet memuru olsaydı eğer…”

2- BÜYÜK ZORLUKLARI AŞAN LEMİYE’NİN TEK HAYALİ VAR: OTİZM KÖYÜ…

Artvin Şavşat’tan İstanbul’a, oradan Kastamonu’ya uzanan zorlu bir hayat…

Ama öylesine zor ki…

Otizmli oğlu Yiğit sürekli öfke nöbetinde. Hiçbir evde oturamıyorlar. Komşular sürekli şikâyetçi.

O günleri ben sordum. Lemiye Hanım anlattı:

– Nerede bir ev bulsak oğlumun öfkesinden, sesinden komşular şikâyet ediyordu.

– Yiğit ne yapıyordu yani?

– Öfke nöbetleri vardı. Bazen beni öldürecek diye korkuyordum… Çaresizdik.

– Peki Yiğit nasıl rahatladı, siz bu zorluğu nasıl aştınız?

– Benim ailem çiftçidir. Tatilde baktım oğlum toprakla uğraşınca rahatlıyor. Hiçbir şeyimiz kalmamıştı. Biz de köye geldik. Yiğit tüylü hayvanlara dokunamıyordu. Hiç paramız yoktu. Krediyle bir keçi aldık. Bir yerden başladık yani. Yiğit keçiye alıştı. Onunla oynadı. Tarla ekmeyi, çapayı sevdi. Rahatladı… Biz de bir karar verdik. Şimdi Yiğit’le birlikte keçi çobanlığı yapıyoruz.

– Lemiye Hanım büyük bir mücadeleyi aşmışsınız. Peki…

BENİM UMUDUM HERKESE UMUT OLSUN

Ben daha sorumu bitirmeden Lemiye Bıdak o kadar güzel bir cevap veriyor ki: “Ben aslında bir proje yaptım. Otizm yaşam köyü… Ama hiç destek bulamadım. Atlar, hayvanlar, toprakla uğraşmak bu çocuklara hem iyi geliyor hem de eğitiyor. Allah’a şükür biz hem otizmi biraz olsun yendik hem de hayattaki zorlukları. Şimdi istiyorum ki bizim umudumuzu herkes paylaşsın. Bir destek bulursak Otizm Yaşam Köyü’nü kuracağız. Size de çok teşekkür ediyoruz Fatih Bey, sessiz çığlıklarımızı duyduğunuz için…”

Umarım Lemiye Hanım bu desteği bulur.

Umarım Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci bu sesi duyar.

Vahit Bey bürokrasinin ötesinde insana hizmet odaklı bir kişi olduğu için elinden geleni yapacaktır. Ama bu konu yalnızca Tarım Bakanlığı’nı değil, Sağlık Bakanlığı dahil çok geniş bir çerçeveyi kapsıyor. Ve umarım…

Türkiye böylesine güzel bir projeye ev sahibi olur…

3- ONLAR BAZEN SİZE DOĞRU BAKARLAR

Evet arkadaşlar… Bu kitapta daha ne hayatlar ne mucizeler, zorluklar içinden gelen ne başarılı kadınlar var. Yatalak hastası ve 4 çocuğuyla muhteşem bir çiftlik kuran Sevgi var.

Aile tarlasını icradan kurtarıp hayvan çiftliği kuran Türkmen Hanım var.

O kadar güzel anlatıyorlar ki… Onları bazen arabanızla şehirler arası bir yolda giderken tarlada görürsünüz.

Bazen bir arıcılık kursunda… Bazen bir tarla kenarında dinlenirken, büzen bir sarıkızı sağarken görürsünüz.

Bazen öylece uzaktan bakarlar. Ama göremezsiniz.

Ben bu kitapta böyle 32 kadının mucizesini gördüm. İyi pazarlar…

PaYLaŞşşş