SERCAN KISMET – Sema Ergenekon ve Uğur Aslan, ikisi de sektörün popüler ismi… Ergenekon yazdığı dizilerle zirvede yer alırken, Aslan ise hem oyunculuk hem televizyon programı hem de müzikaliyle gündemden düşmüyor. Kanal D’de ekrana gelen ‘Yargı’ dizisinin senaristi Ergenekon ve o projede Eren Komiser rolünü canlandıran Aslan ile bayram vesilesiyle bir araya geldik. 22 senedir birlikte olan çiftle, evlilik sırlarını, çocuklarını, sektörü ve bayramı konuştuk.
– 22 yıldır birliktesiniz ve 17 senedir evlisiniz. Günümüzde çabuk tükenen aşklar varken sizin sevginizin sırrı nedir?
Uğur Aslan: Her şeyden önce iki iyi dostuz. Birbirimizle paylaşmaktan hiçbir zaman çekinmedik. Hatta yaşadıklarımızı birbirimize aktarmak için sabırsızlandığımız bile olur.
Sema Ergenekon: Öğrencilikten beri bir ortak hayal kurup ortak hayat yaratmanın çabasında olduk hep. Hangimiz bir işe niyet etse diğerimiz koşulsuz destek olmaya gayret eder. Sınır koyup aşağı çekmektense hep birbirimizi yükseltir hatta inanç aşılarız. Bir nevi gaz veririz. Başarısızlıkta da birlikte üzülüp yeniden kendimizi onarmaya gayret ederiz.
U.A.: Aslında evlilikte her hali yaşamak olası. İniş-çıkış, iyi-kötü ve güzel-çirkin bir sürü şeyi yaşarsınız önemli olan tolerans eşiğini ne kadar yüksek tuttuğunuz. Çünkü gün sonunda aslında hayatı bir birey olarak yaşarsınız. İyi bir yol arkadaşı eşlik ediyorsa keskin virajları kolay atlatırsınız.
– Aşkı nasıl halen sıcak tutabiliyorsunuz?
S.E.: Aslında aşk adına öyle özel bir çabamız yok. Ama birbirimize gösterdiğimiz özenimiz var. O da anlamak, dinlemek, sabırlı olmak, tolere etmek, sınırlarına saygı duymak ve yeri geldiğinde uzun sessizliklere gömülmek. Bir arada olduğumuz anları anlamlı ve eğlenceli kılmak.
– Aynı sektörde olmanın avantajı ve dezavantajları neler?
S.E.: En büyük avantajı aynı dili konuşuyor olmamız. İş konularımız aynı olduğu için kolay empati kuruyoruz. Ben bir dezavantaj yaşamadım hiç.
U.A.: Ben yaşıyorum. Ne zaman Sema’nın yazdığı bir dizide oynasam oyuncu arkadaşlarımın bitmek bilmeyen sorularına maruz kalıyorum. Bir adım sonraya duyulan merakın acısı hep benden çıkıyor.
– Çocuklarınızdan sonra hayatlarınızda neler değişti?
S.E.: Artık önceliklerimizin değiştiği, bütün motivasyonumuzun çocuklarımızın olduğu yepyeni bir süreç başladı bizim için. Seçimlerimizin odağında hep onlar oldu ama kendi hayallerimizden ve bireysel var oluşlarımızdan da vazgeçmedik. Onun yerine kendi hayallerini var edebilen anne-babalar olduk. Üç çocukla organize olmak gerçekten zor bir iş ama bu durum hayat içindeki pratikliğimizi geliştirdi.
– Türkiye’nin en sevilen dizisi olan ‘Yargı’yı biriniz yazıyor biriniz oynuyorsunuz. Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
S.E.: Uğur ne zaman yazdığım bir dizide oynasa hemen izlenme oranını onunla gezerken anlarım. Beni yazdığım işin izleyicisiyle gizlice bir araya getirdiği için canlı canlı, olumlu ya da olumsuz eleştirileri alırım. ‘Yargı’da durum biraz daha yoğun ama aynı. Sürekli soruların cevaplarını merak ediyor olmaları ve Uğur’a, ‘Komiserim ne olur söyle meraktan öldük’ diye sorular sormaları beni tabii ki aşırı mutlu ediyor.
U.A.: ‘Komiserim, ne olur bilmiyorum ayağı çekme, çünkü karın yazıyor ne olacak söyle bize’ sorusuna sürekli maruz kalmak çok eğlenceli benim için. Diziyle başlayan birçok diyalog çoğu zaman güzel bir sohbetle noktalanıyor sokakta. Her yaştan insanın izlediğine tanıklık etmek çok gurur verici.
Sema Ergenekon: ‘Hâlâ huzur duyarım bayramlarda’
– Bayramlar sizin için ne ifade ediyor?
U.A: Benim çocukluğumda yeni alınmış kıyafet demekti. El öpmek harçlık toplamak topladığımız o paralarla canımızın istediğini almak demekti. Uzun zamandır görmediklerimizle biraya gelmek, büyük bir sofraya kurulup hep birlikte yemek yemekti ve en güzeli tahta lunaparka gidip doyasıya eğlenmekti.
S.E.: Aslında temizlik yapmayı ekleyip ve lunaparka gitmeyi çıkartırsak benim içinde aynıydı. Ben hâlâ bir coşku ve huzur duyarım bayramlarda.
– Eski bayramlar maalesef yok. Çocuklarınıza eski bayramları anlatıyor ve yaşatıyor musunuz?
S.E.: Evet artık bayram demek tatil demek oldu. Yinede yakınımızda kim varsa büyük sofralar kurup bir araya geliriz bayramlarda. Ve bazı bayramlar Uğur’un memleketine gideriz. Çocuklar hâlâ eski geleneklerin sürdüğüne o memleket ziyaretinde tanıklık ederler Uğur’un ablasının bahçesinde.
Uğur Aslan: ‘Bu kadar ilgi beklemiyordum’
– ‘Afara’nın hem televizyon projesi hem konserleri yoğun ilgi görüyor. Bu kadar ilgi bekliyor muydunuz?
İnanın hiç beklemiyordum bu kadar yoğun ilgiyi. Ama işte ister tesadüf deyin ister tevafuk deyin. Eren Komiser rolüyle başlayan bir ilgi bu ilgiden dolayı ‘Şarkılar Bizi Söyler’ programına davet edilmem orada okuduğum şarkıların çok sevilmesi bugün bu ilginin oluşmasında en büyük etken.
– Dizi, konser ve televizyon programı… Enerjiniz nasıl yetiyor?
Yetmiyor Sema’nın verdiği takviyeler sağolsun bütün alfabetik sıraya göre vitaminleri içiriyor bana. Şaka bir yana belli bir program ve disiplinle gittiğimiz için az yoruluyorum ama set karavanında uyuyakaldığım da oluyor tabii…
Sema Ergenekon: ‘Oyunculuk hevesim yok’
– Birçok fenomen dizi kaleme aldınız. Her yazdığınız projenin tutmasını neye bağlıyorsunuz?
Valla her yazdığım tutmadı. ‘Yargı’dan önce yazdığım iş 10 bölüm sürdü. Bizim işimizde başarı kadar başarısızlık da bir ihtimal. Ama bir işi tutturmada en kıymetli şeyin cesaret dolu bir inanç, okumak, izlemek ve hiçbir zaman tam bilmediğini kabul edip öğrenmeye gayret etmek olduğunu gözlemliyorum.
– Türk halkının kimyasını mı çözdünüz?
Ben hâlâ çözmeye, öğrenmeye çalışıyorum. Ama çözen, bilen varsa, bana da formülü verirse sevinirim.
– Hiç ekran önünde olmayı düşünmediniz mi?
İstanbul’a ilk geldiğimiz yıllar düşündüm. Ama sonra senaristlik ağır bastı. Şimdi ise hiç öyle bir hevesim yok. Ama bir kere de olsa kendi yazdığım bir şeyi çekmek, yönetmenlik deneyimini yaşamak istiyorum.