Son dakika… Fatih Altaylı ilk kez hakim karşısında…
Gazeteci Fatih Altaylı, “Cumhurbaşkanını tehdit” suçlamasıyla 104 gündür tutuklu bulunduğu davanın ilk duruşması kapsamında bugün Silivri’de hakim karşısına çıktı..
63 yaşındaki gazeteci Fatih Altaylı’nın yargılaması, Silivri Açık Ceza Yerleşkesi’ndeki 2 No’lu duruşma salonunda yapılacak.
İŞTE DAKİKA DAKİKA YAŞANLAR11.10 SAVUNMASINA BAŞLADI
Cumhurbaşkanı’na yönelik tehdit suçlamasıyla yargılanan gazeteci Fatih Altaylı, Silivri’deki duruşmada savunmasına başladı.
Altaylı, “Silivri’mize hoş geldiniz. Uzun süredir yüksek güvenlikli hücredeyim, yazı burada geçirdim, sonbaharı burada karşıladım. İlk kez dört duvarın dışına çıkabildim” diyerek söze başladı.
Altaylı, şu ifadeleri kullandı:
-Uzunca bir süredir ilk kez buraya gelmek için dört duvar arasından dışarı çıkarıldım. enim yaşlarıma gelip sevdiklerinizle, ailenizle, dostlarınızla geçirebilmeyi hayal ettiğiniz yazların sayısının azaldığını hissedince, her yaz daha değerli oluyor. Her gün daha değerli oluyor.
-Sizleri ve buradaki herkesi buralara kadar yorduğumuz için kusura bakmayın ama emin olun ben de hiç istemezdim böyle olmasını. Zaten tam olarak da anlamış değilim niye böyle olduğunu, niye burada olduğumu, niye hep birlikte burada olduğumuzu. Ve hatırladığım kadarıyla hayatımda ilk defa bir Ağır Ceza Mahkemesinde niye yargılandığımı.
-Yaz ayları boyunca tek kişilik hücremde, yalnız başıma otururken ve 8 adıma 5 adımlık avlumda dolaşırken bunu, niye burada olduğumu uzun uzun düşünme fırsatım oldu. Zannederim anladım nedenini.
-40-50 yıllık arkadaşlarımın benim için kaygılanmalarının, ailemin, sevgili kızım ve sevgili eşimin aylarca beni düşünerek uykusuz kalmalarının ve bugün burada hepimizin bir araya gelmek zorunda kalmamızın nedenini zannederim anladım.
-Bugün burada bulunmamın nedeni, bu salonda bulunan ya da bu ülkenin en ücra köyünde yaşayan çocukları, hiç tanımadığım insanların evlatlarını kendi kızım kadar seviyor, kendi kızım gibiymişçesine düşünüyor, önemsiyor, onlar için de kendi kızımmış gibi, hatta onun için kaygılandığımdan daha fazla kaygılanıyor olmam.
-Şanslı olmayan çocukların da benim kızım kadar, çevremdeki insanların çocukları kadar şansı olabilsin istediğim için buradayım. Onların da herhangi bir mensubiyetten, aidiyetten dolayı değil; ana babalarının kim ya da kimlerden olduğuna bakılmaksızın hayata eşit şartlarda başlamasını savunmak istediğim için, güzel, müreffeh, fırsat eşitliği olan, liyakate değer verilen bir ülkede yaşamalarını istediğim için buradayım. Bunu yapabilmek, bunu başarabilmek için bildiğim şeyi yapıyorum.
-Ekranlara çıkıp kendimce bunun yollarını anlatıyorum, dünyadaki tüm olumsuzluklara rağmen özellikle gençlerin umutlarını taze tutmaya, ülkenin geleceğine güvenlerini yaşatmaya çalışıyorum.
Bir yandan da Türkiye’nin bir bilgi toplumu, bir bilim ülkesi olabilmesi için çabalıyorum. Bunu gerçekleştirebilmek için, bazılarını bugünkü duruşmada dinleyici sıralarında görebileceğiniz Türkiye’nin en yetkin, en iyi bilim insanları ile bilim programları yapıyor; 16 yıldır onların desteği ile Türkiye’de bilimi ve bilgiyi önemli hale getirmek, sevdirmek için çabalıyorum.
-Bilim olmadan zengin ve geleceğe güvenle bakan bir ülke olamayacağımızı bildiğim için gençleri bilimle tanıştırmaya, önlerine rol modelleri koyarak onları bilime yönlendirmeye çalışıyor, Türkiye’yi bilime dayalı gelişmiş bir toplum haline getirebilmek için ateşe su taşıyan karınca misali bilim programları yapıyor ve ilginçtir, bunun sonuçlarını görüyorum. Bunu 14 yıl boyunca televizyonlarda yaptım ve iki yıldır da YouTube üzerinde yapıyorum. Silivri’de bir hücrede oturmak zorunda kaldığım güne kadar da yapmaya devam ettim.
-Bunu tüm yaşamımda yaptığım en önemli iş olarak gördüm. Yıllar önce başlatılmasına katkıda bulunduğum “Haydi Kızlar Okula” kampanyası ile nasıl gurur duyduysam, bununla da gurur duyuyorum.
-Öncelikle şunu söyleyeyim; 40 küsur yıllık meslek hayatım boyunca, bırakın meslek hayatımı tüm yaşamım boyunca, ne benden güçsüz ne benden güçlü tek bir kişiyi bile tehdit etmedim. Kimseyi…
Tam aksine ben hep tehdit edilen oldum. Bu yüzden devletimiz 30 yıl boyunca beni korudu. Pek çok farklı terör örgütünün hedefi oldum. Ailem bu yüzden 30 yıl boyunca korku içinde yaşadı. Eve her sağ salim geldiğimde şükretti. Kızım yıllar boyu benim sokağa çıkmamı, çocuk aklıyla bulduğu bahanelerle engellemeye çalıştı.
Sayın Heyet,Ben hep güçlünün değil, güçsüzün, tehdit edenin değil, tehdit edilenin yanında yer almaya çabaladım, yer aldım. Buna şu anda tehdit etmekle suçlandığım Sayın Erdoğan da tanıktır. Kendisi bana göre haksız
biçimde hapis cezasına çarptırılıp, cezaevine atıldığında gazete manşetlerinde “Muhtar Bile Olamaz” diye yazıldığı gün, benim köşemin başlığı “5 Yıl İçinde Başbakan Olacak Adamı Bugün Hapse Attılar” şeklindeydi. Nitekim 5 yıl gerekmedi…
*Bunu belki Sayın müdahil avukat da hatırlayacaktır.Keza 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimini kilitleyen 367 saçmalığını da eleştiren bendim.
Tüm bunları yaparken Sayın Erdoğan’la aynı fikirde miydik? Elbette değildik ama benim görevim seçilmiş Başbakan’ın hayal kurma özgürlüğünü savunmaktı, o hayal benim hayalim olmasa bile. Haksızlığa karşı çıkmaktı görevim, vicdani yükümlülüğüm...
Keza 2013 yılında, Sayın Erdoğan’ın tüm siyasi hayatının en büyük tehdit algısını hissettiği dönemde, kendini ifade edebilmek için tercih ettiği televizyon programı benim programımdı. Benim davetim üzerine değil, o zamanki basın danışmanının isteği üzerine… O günü siz de hatırlıyorsunuzdur…
O Fatih Altaylı mı bugün 'Sayın Cumhurbaşkanı’nı tehdit ediyor' oldu. Yapmayın… Hayatında kimseyi tehdit etmemiş Fatih Altaylı mı Sayın Erdoğan’ı, bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nı tehdit edecek!
"KONUŞMAMIN İÇİNDEN 15-20 SANİYE KESİLDİ"
-Sayın Mahkeme Heyeti, 2.5 - 3 dakikalık son derece iyi niyetli bir konuşmanın içinden 15 - 20 saniyelik bir bölümün kesilmesi ile bir sosyal medya lincine maruz kaldım ve Silivri’de küçük bir hücreye atıldım.
-O iki buçuk dakikayı lütfedip izleyen herkes, herhangi bir tehdit kastımın olmadığını görecek, anlayacaktır. “Türk halkı sandığı sever” diye başlayıp öyle bitiriyorum. Demokratik bağlılığın Türk halkının iliklerine işlediğini anlatıyorum.
-Halkın en sevdiği lidere karşı dahi demokratik hakkını elinde tutmayı sevdiğini, %70’lik oranın
-Erdoğan’a karşı olmadığını ama demokratik hakkını kimseyle paylaşmak istemediğini anlatıyorum. Demokrasinin erdemini anlatabilmek için de demokrasi ve seçimin söz konusu olmadığı günlerde yaşananları, demokrasimizin değerini vurgulamak için hatırlatıyorum. Bugünün aydınlığının değerini göstermek için dünün karanlığını anlatmak tehdit olabilir mi?
O zaman tarih kitapları tehdit doludur. Burada hazır bulunan Türkiye’nin en iyi tarihçilerinin görüşlerini heyetinize takdim ettik. Tarihte yaşanmış tatsız olaylar nasıl bugün tehdit olabilir, bir otokratik monarşi döneminin olayları, işleyen bir demokraside nasıl tehdit olabilir, demokrasi kimi korkutabilir?
-Bu düşünce başta Sayın Cumhurbaşkanı’na, tanzimattan bu yana demokrasisini geliştirmeye çalışan ülkemize haksızlıktır, ayıptır.
Sizlerin karşısında hukuki bir savunma yaparak haddimi aşmak istemem, onu gerek avukatlarım, gerekse mütalaalarına başvurduğumuz değerli hukukçular yapacaklar.
-Benim yapmaya çalıştığım, kendimi ve niyetimi, kastımı, kasıtsızlığımı sizlere anlatabilmek. Ne var ki, şunu da söylemeden yapamayacağım, tutuklu olmama ve tutuklu kalmama neden olan iddianamenin, doktrin dediği noktada haklı olabilmesi için 1.tekil veya 1.çoğul şahısla bağlantılı olması gerekir. Atıfta bulunulan Sayın Hafızoğulları’nın görüşü de bu yöndedir.
-Tüm bunları anlatmama gerek var mı ondan da emin değilim. Siz sayın yargıçlar, o iki buçuk dakikalık konuşmayı izlerseniz, kastımın ne olduğunu da, bir tehdit kastımın olmadığını da çok net görürsünüz. Belki gördünüz bile.
-Bir haksızlık yaptıysam muhtemelen kızıma ve eşime karşı yaptım. Başkalarının çocuklarını ve geleceklerini belki de onlarınkinden fazla düşündüm. Herkesin hayal kurma özgürlüğünü korumak istedim. Bu yüzden belki de kızımdan özür dilemeliyim ona yaşattıklarım için.
-Ama ben böyleyim. Haksızlığa arkamı dönemiyorum. Ailemden, okullarımdan aldığım eğitim bu. Ama emin olun kimseyi ne tehdit ettim, ne ediyorum ne de ederim. Ne de tehdit olurum.
T-am aksine gençlerin hayalleri tehdit altında olmasın, kimse kendini tehdit altında hissetmesin diye uğraşıyorum kendi çapımda.
Eğer bugün beraat talebimi yerinde görürseniz, çocuklar ve gençler için, onların geleceği için uğraşmaya devam edeceğim.
Hayal kurma özgürlüğünü herkes için korumaya çalışacağım.
11:00 DURUŞMA BAŞLADI
Mahkeme heyeti, duruşma savcısı ve Fatih Altaylı salona geldi.
10.25 DOSYAYA 3 HAKİMLİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ HEYETİ BAKACAK"
Avukat Mehmet Can Seyhan, “İddianame Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı suçundan düzenlendiği için dosyaya 3 hakimli Ağır Ceza Mahkemesi heyeti bakacak. Normalde hakaret ve tehdit davaları tek hakimli Asliye Ceza Mahkemelerinde görülür.” dedi.
09.50 - ARKADAŞLARI DESTEK İÇİN GELDİ
Fatih Altaylı’ya destek için eşi Hande Altaylı, kızı Zeynep Altaylı, Eski Galatasaray Başkanı Faruk Süren, Celal Şengör, Murat Bardakçı, CHP İstanbul Milletvekili Ali Gökçek, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar, Zafer Partisi İstanbul İl Başkanı Hakan Akşit ve Galatasaray Lisesi’nden arkadaşları Silivri’ye geldi.
ALTAYLI'DAN DURUŞMA ÖNCESİ SON MESAJ
Fatih Altaylı, bugün YouTube kanalına gönderdiği mektubunda, "Sabah 5:30'da kalkmış, tıraşımı olmuş, cezaevindeki dolabımda bugün için sakladığım takım elbisemi giymiş, Silivri'deki salonda görülecek davama hazırlanıyor olacağım. Beyaz gömleğimin yıkasının lekenlendiğini gördüm, hemen yıkadım. Yakasını çamaşır suyu ile ağarttım, elimden geldiğince ütüledim. Cezaevinde girerken emanete konulan kravatlarımı istedim. 10:00'da yargıç heyeti karşısında olacağım. Hakkımızda hayırlısı diyelim. Herkese keyifli bir gün dileyeyim" ifadelerini kullandı.
NE OLMUŞTU?
Fatih Altaylı, 20 Haziran’da YouTube kanalında yayımlanan Fatih Altaylı Yorumluyor programındaki sözleri nedeniyle aynı gün gözaltına alınmıştı.
5 YIL HAPSİ İSTENİYOR
Hakkında “Cumhurbaşkanını tehdit” suçlamasıyla en az 5 yıl hapis cezası talep ediliyor.
Altaylı ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik tehdit ya da hakaret içeren ifadeler kullandığı iddialarını reddediyor.