DOLAR

40,2607$% 0.13

EURO

46,7252% 0.08

STERLİN

53,9495£% 0.21

GRAM ALTIN

4.319,39%0,53

ONS

3.335,86%0,37

BİST100

10.219,67%-0,06

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul AÇIK 31°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
X

Korkutan tablo: 10 yılda bir Edirne kaybettik!

Türkiye'de doğurganlık hızı son yıllarda yavaşladı, büyük kriz kapıya dayandı. 2015 yılında 1 yılda yapılan canlı doğum 1 milyon 336 bin 908 iken, 2024 yılında 937 bin 559’a geriledi. Bu veriler ise 10 yıl içinde yaklaşık olarak bir Edirne ilinin nüfusumuzdan eksildiğini ortaya koydu.

Türkiye’de de doğurganlık hızı giderek azalırken, son TÜİK rakamlarına göre Türkiye’de bu sayı 1,48’e kadar düştü. Uzmanlar her fırsatta bu duruma karşı önlem alınması gerektiğini belirtirken; Türk Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği’nin (TSRM) düzenlediği 13. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Kongresi’nde kısırlığın sebepleri ve çok istemelerine rağmen çocuk sahibi olamayan ailelerin çocuk sahibi olabilmesi için çözüm önerileri tartışıldı.

GENÇLERE ‘ERKEN EVLENİN’ ÇAĞRISI

Türkiye Gazetesi’ndeki habere göre; Türk Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Ali Sami Gürbüz, gençlere “erken evlenin” çağrısında bulundu.

Günümüzün sosyo ekonomik şartları sebebiyle gençlerin evlilik öncesinde kariyer yapma, evlenenlerin ise çocuktan önce ev ya da araba sahibi olma veya gezip tozma gibi kriterleri öncelediklerini hatırlatan Doç. Dr. Gürbüz, “Kısırlık hem kadın hem de erkeklerin problemi. Yaş ilerledikçe hem kadının hem de erkeğin çocuk sahibi olma ihtimali zayıflamaya başlıyor. 25 yaşındaki sağlıklı bir kadının aylık olarak anne olma şansı yüzde 25-30 iken, 35 yaşında bu yüzde 15’e düşer. Düşük yapma riski 25 yaşında yüzde 10 iken 35 yaşında bu yüzde 20’ye yükselir. 35 yaşındaki bir erkeğin baba olma şansı hâlâ yüksektir ancak sperm hareketliği azalmaya başlar. DNA hasar oranı artabilir. Gebelik elde etmek daha uzun sürebilir. Günümüzde 15-20 yıl öncesine göre daha geç evleniliyor. Bu da çocuk sahibi olma şansını düşürüyor. Erken evliliklerin teşvik edilmesi gerekir. Gerçi doğru bir kararla devlet çeşitli krediler vererek ekonomik sebeplerle evlenemeyen gençleri destekliyor. Bu desteklerin daha da artırılması gerekir” dedi.

KISIRLIĞIN GENETİK ALTYAPISI VAR

Türk Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği’nin (TSRM) Başkanı Prof. Dr. Barış Ata da tıbbın bugün ulaştığı noktada çocuk doğar doğmaz ileride çocuk sahibi olup olamayacağının belirlenebileceğini söyledi. Kısırlığı gösteren yaklaşık 10 tane genin tanımlandığını ifade eden Prof. Dr. Ata, bu genetik mutasyonların bulunduğu kişilerin çocuk sahibi olma konusunda problem yaşadığını belirterek, “Bunu doğar doğmaz ölçmek mümkün. Şu anda 20 genetik hastalığa bakan genetik paneller var. Mesela SMA hastalığına bakılıyor. Bunlara eklenen başka testlerle çocuk doğunca alınacak kandan erken menopoza girip girmeyeceği öğrenilebilir. Buna göre tedbirler alınır. Özellikle bizim ülkemizde akraba evlilikleri fazla olduğu için genetik mutasyonlar daha fazla görülüyor” dedi.

Nüfus krizi geliyor! Uzmanlar korkutan tabloyu açıkladı: 10 yılda bir Edirne kaybettik! 2

10 YILDA BİR EDİRNE KAYBETTİK

Toplumların nüfusunun sabit kalabilmesi için doğurganlık hızının en az 2,1 seviyesinde olması gerekiyor. Yani sağlıklı nüfus artışı için bir kadının en az 2,1 çocuk doğurması bekleniyor. Oysa bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de doğurganlık hızı hızla azalıyor. Son TÜİK rakamlarına göre Türkiye’de bu sayı 1,48’e kadar düştü. 2015 yılında 1 yılda yapılan canlı doğum 1 milyon 336 bin 908 iken, 2023 yılında ilk kez bir milyonun altına düşerek 958 bin 408 oldu. 2024 yılında ise 937 bin 559’a geriledi. Bu 10 yıl içinde yaklaşık olarak bir Edirne ilinin nüfusumuzdan eksildiğini gösteriyor.

“YUMURTA DONDURMA KRİTERLERİ KOLAYLAŞTIRILMALI”

Günümüz hayat şartları ve çevresel etkenler sebebiyle kadınlarda yumurta rezervlerinin genç yaşta hızla azalmaya başladığı ve bunun da kısırlık oranlarının artışında önemli bir faktör olduğunun altını çizen Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği (TSRM) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Işıl Kasapoğlu, “Bu durumda ileri yaşta da çocuk sahibi olabilmek için yumurta dondurma önerilebilir. Ancak bu tedavinin de erken yaşta yapılması gerekir. Çünkü 20 yaşındaki bir kadının yumurta kalitesi ve sayısı ile 40 yaşındaki kadının aynı değildir. Eve bir canlı bebek götürebilmek için 42 yaşındaki kadının 33 tane yumurtasını dondurması gerekirken, 32 yaşındaki kadının 15 tane dondurması yeterlidir. Türkiye’de yumurta dondurma izni bazı özel kriterlere göre verilmektedir. Oysa günümüzde doğurganlığın korunabilmesi için bu kriterler kolaylaştırılmalı ya da serbest bırakılmalıdır” dedi.

“DOĞURGANLIK CHECK-UP’I YAPILSIN”

Birçok çiftin çocuk sahibi olmayı ertelerken kendi üreme sağlığı hakkında hiçbir bilgisi olmadığını söyleyen Türk Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği’nin (TSRM) Genel Sekreteri Prof. Dr. Yaprak Üstün, erteleme kararından önce evli çiftlerin çocuk sahibi olup olmayacaklarının kontrol edilebileceği bir check-up yaptırması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Üstün, “Hem kadınlar hem erkekler için bunu ölçebilecek testler var. Yumurtalık rezervi taraması, sperm sayısı ve kalitesi ölçme gibi… Çiftlerin çocuk erteleme kararından önce mutlaka doktora giderek ne kadar zamanlarının kaldığını öğrenmesi gerekir. Eğer doktor bekleyebilirsiniz derse, çocuk sahibi olmak istediklerinde çok geç kalmış olmazlar” diye açıkladı.

KISIRLIK TEDAVİLERİ ÖZEL DAL OLMALI

Tıptaki teknolojik gelişmelerle birlikte kısırlık tedavileri ve tüp bebek uygulamalarının büyük bir hızla geliştiğine dikkat çeken Prof. Dr. Barış Ata, “Bu kapsamda, Üreme Endokrinolojisi ve İnfertilite alanı, modern tıbbın en hızlı gelişen, en çok bilimsel yenilik üreten ve en yüksek multidisipliner iş birliği gerektiren dallarından biri olarak öne çıkmaktadır. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanlığının temel eğitiminden çok daha ileri düzeyde hormonal, genetik, metabolik, cerrahi ve laboratuvar bilgi birikimi gereklidir. Bu alanlarda yeterliliğin sağlanması, yalnızca temel uzmanlık eğitimiyle mümkün değildir. İleri düzey süreç, özel bir eğitim gerektirir. Üreme endokrinolojisi ve infertilite, batıda uzun yıllardır bağımsız bir yan dal olarak kabul edilmiştir. Bizde ise sadece 6 aylık bir sertifikasyon ile üremeye yardımcı teknoloji eğitimi verilmektedir Türkiye, tüp bebek uygulamalarında dünya çapında başarıya sahip bir ülke olmasına rağmen, bu alanda yan dal yapılanmasının eksikliği hem klinik hizmetlerde hem akademik üretimde hissedilmektedir. Bu kongrede yabancı uzmanlarla üreme endokrinolojisi ve infertilite alanın bir yan dal olabilmesi için atılması gereken temel adımlar da tartışıldı” dedi.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Japonya basınından öğrendik! Keşif başvurusu yapılmış

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.