DOLAR

36,5258$% 0.18

EURO

37,9814% -0.3

STERLİN

46,0048£% -0.19

GRAM ALTIN

3.349,62%-0,47

ONS

2.854,57%-0,65

BİST100

9.658,72%-0,85

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul KAPALI
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Kadınlar 8 Mart’ta Sokaklarda: DEM Parti Kadın Meclisi’nden Güçlü Mesajlar

Kadınlar 8 Mart’ta Sokaklarda: DEM Parti Kadın Meclisi’nden Güçlü Mesajlar

DEM Parti Kadın Meclisi’nden 8 Mart’ta Güçlü Mesaj: Kadın Özgürlüğü ve Barış İçin Mücadele

Muğla Bodrum’da 8 Mart Etkinlikleri Başladı

DEM Parti Kadın Meclisi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerine Muğla Bodrum’da düzenlenen yürüyüş ve basın açıklaması ile start verdi. Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirilen etkinlikte, kadın özgürlüğü ve barış mücadelesi vurgulandı.

Kadın Cinayetlerine Karşı İsyan

Türkoğlu, konuşmasında kadın cinayetlerine ve yargının cezasızlık politikalarına dikkat çekti. Pınar Gültekin’in vahşice katledilmesine rağmen failin cezasız kalmasını eleştiren Türkoğlu, “Kadın cinayetlerini işleyen failleri koruyan bu yargıya isyan ediyoruz” dedi.

Kadınlar 8 Mart'ta Sokaklarda: DEM Parti Kadın Meclisi'nden Güçlü Mesajlar

Kadınlar 8 Mart’ta Sokaklarda: DEM Parti Kadın Meclisi’nden Güçlü Mesajlar

Kayyım Siyasetine Karşı Mücadele

DEM Parti Kadın Meclisi, kayyım atamalarına karşı da sert bir duruş sergiledi. Türkoğlu, “Kayyımlar demokrasinin ortak geleceğine yönelik darbedir” diyerek, kayyım siyasetinin kadınların kazanımlarına yönelik bir saldırı olduğunu vurguladı.

Kadın Emeği ve Yoksulluk

Kadın emeği ve yoksulluk konularına da değinen Türkoğlu, esnek çalışma modellerinin kadınları daha da yoksullaştırdığını belirtti. “Kadınlar yoksulluğun da yoksulluğunu yaşıyor” diyen Türkoğlu, kadın emeğinin sömürülmesine karşı mücadele edeceklerini söyledi.

Barış ve Özgürlük Mücadelesi

Türkoğlu, konuşmasında barış ve özgürlük mücadelesine de vurgu yaptı. “Bu 8 Mart’ta alanlarda, meydanlarda barış için sesimizi daha çok çıkarmaya, isyanımızı büyütmeye geliyoruz” diyen Türkoğlu, kadınların barış siyasetini büyüteceklerini ifade etti.

Kadın Dayanışması Yaşatacak

Etkinlikte, kadın dayanışmasının önemine de dikkat çekildi. Türkoğlu, “Kadın dayanışması yaşatacak” diyerek, kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesinde yan yana duracaklarını belirtti.

#KadınÖzgürlüğü #BarışİçinKadınlar #8Mart

 

DEM Parti Kadın Meclisi Bodrum Belediye Meydanında 8 Mart’a ilişkin yürüyüş ve açıklama yaptı.
Muğla’da Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu’nun katılımıyla #8Mart startımızı verdik.
#8Mart’ta kadın Özgürlük mücadelemizi savunarak sokaklarda olacağız.
Jin, Jiyan, Azadi!
Kadın Meclisi Sözcümüz Halide Türkoğlu’nun katılımıyla, 8 Mart etkinlikleri kapsamında Muğla Bodrum’da yürüyüş ve basın açıklaması yapıldı. Burada konuşan Türkoğlu, şunları söyledi:

Değerli basın emekçileri, sevgili kadınlar, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Evet, bugün 8 Mart startımızı Muğla Bodrum’dan veriyoruz. Dün de aynı şekilde Kars’ta startımızı verdik. DEM Parti Kadın Meclisi olarak, 8 Mart’ta her türlü şiddet politikasına karşı isyanımızı büyüterek geliyoruz dedik. Yoksulluğa, derinleşen kadın yoksulluğuna karşı isyan ederek geliyoruz.

DEM Parti Kadın Meclisi olarak, kadın özgürlük mücadelesiyle barışı örgütlüyoruz diyoruz. Kars’tan Muğla’ya, bizler barışı örgütlemek için yan yana gelen kadınlarız. Barış deyince aklımıza Barış Anneleri ve Cumartesi Anneleri geliyor. Barış meselesi konusunda neler yapabileceğimizi biz, kadınlardan öğrendik. Bugün de antidemokratik uygulamalara, eşitsizliklere ve savaş politikalarına karşı kadın özgürlük mücadelemizi savunarak barışı örgütlüyoruz diyoruz. Bu 8 Mart’ta alanlarda, meydanlarda barış için sesimizi daha çok çıkarmaya, isyanımızı büyütmeye geliyoruz.

Kadın cinayetlerini işleyen failleri koruyan bu yargıya isyan ediyoruz

Ne yazık ki bu ülkede sistematik anlamda kadınlara yönelik bir şiddet politikası var. Bugün Muğla’da olmamızın bir diğer sebebi de Pınar Gültekin’in vahşice katledilmesine rağmen, yargının cezasızlık politikasını burada da devreye sokmuş olmasıdır. Yani failin canice katletmesine rağmen yargı, “Hayır, canince öldürmedi” dedi. Bir IŞİD vahşeti yaşandı adeta. Ama IŞİD vahşetini görmezden gelen bu iktidar, bugün de kadın katliamlarında canavarca hisle öldüren failleri korumaya devam ediyor. O yüzden kadın cinayetlerine karşı isyan ediyoruz. Kadın cinayetlerini işleyen failleri koruyan bu yargıya isyan ediyoruz, kabul etmiyoruz. Biliyoruz ki aynı yargı yerel demokrasiyi askıya alıyor. İki gün önce Kars’taydık.

Kayyımlar demokrasinin ortak geleceğine yönelik darbedir

8 Mart startımızı Kars’ta başlatıp Muğla’ya ulaşmak. Bu aslında daha önce aldığımız bir karardı. Kars’a vardığımızda Kağızman’a kayyım atanmıştı. Kayyım atamasının gerekçesi olarak da bu yargı kumpas davaları gösterildi. Yargı bir şekilde iktidarın sopası haline getirildi. Ne yapıyorlar? Muhalif olan herkesi yargı süreciyle susturmaya çalışıyorlar. Evet, bu darbe Kağızman’da da yaşandı. Daha önce de Van’da yaşanmıştı. Bugün itibarıyla 10 belediyemize kayyım atandı ve bu kayyım sürecinin hepsi de yargı sopasıyla gerçekleştiriliyor. Aylar önce yine Bodrum’daydık. 4 Haziran’da Hakkari’ye kayyım atanmıştı. Yine aynı şekilde kumpas devam ediyordu. O gün de demokrasi güçleriyle bir araya geldiğimizde, kayyım siyasetini kabul etmediğimizi söylemiştik ve kayyım siyasetinin kadınların yaşamlarına nasıl şiddet olarak döndüğünü bu meydanda teşhir etmiştik. Çünkü kayyımlar kadınların kazanımlarına yönelik bir saldırıdır. Yalnızca Kürt halkının iradesini gasp etmek değildir; demokrasinin ortak geleceğine yönelik de bir darbedir.

Biz kadınlar özgür olmak için mücadele etmeye devam edeceğiz

Bugün bu ülkede demokrasi olmadığı için daha çok şiddete maruz kalıyoruz. Hak ve adalet ortadan kalkıyor. Yargının kendisi iktidarın sopası haline gelirken herkesi susturmaya çalışıyorlar. Düşünebiliyor musunuz; erkekler size şiddet uygulayacak ve yargı “Şiddette haklı gerekçeler var” diyecek. Peki, kadınlar şiddete karşı kendi öz savunmasını gerçekleştirmeye çalıştığında bu yargı ne yapıyor? Haksız tahrik yok demiyor. Herhangi bir erkeğe uyguladığı indirimi, kadınlara uygulamıyor. Savunma haktır, meşrudur demiyor. Ama kadınlar cinsiyet rollerini yerine getirmediği için katledildiğinde bu şiddeti, bu katliamları görmezden geliyor. İşte tam da isyanımız bunadır. Çünkü bu ülkede gerçek bir demokrasi olmadan, kadınlar özgür ve eşit olmadan bu sorunlar devam ediyor. Biz bu sorunun tespitini yaparken her zaman söyledik. 8 Martlarda da 25 Kasımlarda da bunu dile getirdik. Kadınlar özgür olmadan toplum da özgürleşemiyor. Kadınlara köleliği dayatan bu iktidar, kadınları sadece aile içerisinde görüyor; aile dışında herhangi bir yerde tanım getiremiyor. Getiriyorsa da kendine göre makul kadınlık üzerinden yapıyor. Emeğimizden ve irademizden çalıyorlar. Beden politikaları üzerinden kadınlara şiddet uyguluyorlar. Kadınların kaç çocuk doğuracağına bu iktidar karar vermeye çalışıyor. Ancak bu beden de bizim, bu irade de bizim. Her türlü kimliğimizle birlikte biz kadınlar özgür olmak için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Eş başkanlık sistemi, Kürt kadınları şahsında, Türkiye’de kadınların eşit yönetime dahil olması için kurulan bir mekanizmadır

Bugün burada 8 Mart’ta isyanımızı anlatırken aslında bu ülkenin nasıl yönetildiğine dair bir isyanı anlatıyoruz. Bu ülke tekçilikle, milliyetçilikle ve cinsiyetçilikle yönetildiğinden baskı, zorbalık, eşitsizlikler ve ezilme biçimi her geçen gün artıyor. Bugün kadın emeği, ülkenin en temel meselelerinden biri haline gelmiştir. Kadınlar yoksulluğun da yoksulluğunu yaşıyor. Bu ülkeyi yönetenler yoksulluğu yönetirken ne yapıyor? Kadınlar daha yoksul yaşasın diye vaatlerde bulunuyorlar. Bu da esnek çalışma modelidir. Bu iktidarın bugüne kadar vadettiği hiçbir siyaset hayrımıza olmamıştır. Ne söyleseler, bunun arkasında ne çıkacak, başımıza daha neler gelecek diye 3-5 kere düşünüyoruz. Biz kadınlar emek mücadelemizi bu 8 Mart’ta daha çok büyüteceğiz. Esnek çalışma modelleriyle hakkımızı ve emeğimizi gasp edenlere şunu söylüyoruz: Ev içi emeğimizi görüyor musunuz? Kamusal alanlarda emeğimize sahip çıkmamız için bize fırsat tanıyor musunuz? Evinde herhangi bir şekilde esnek çalışan kadınlara sosyal güvence veriyor musunuz, adalet sunuyor musunuz? Sunmuyorsunuz ama bugün hangi modelden bahsediyorsunuz? Sizin modelleriniz yine kadınlara sömürü olarak dönecek. Bu model yine kadınları eve hapsedecek. Diyeceksiniz ki kadınlar aman sokağa çıkmasınlar, kamusal alanda söz söylemesinler, siyaset yapmasınlar, seçilmiş olmasınlar, seçsinler ama seçilemesinler. Bunu kayyım siyasetinden biliyoruz. Eş başkanlık sistemi, Kürt kadınları şahsında, Türkiye’de kadınların eşit yönetime dahil olması için kurulan bir mekanizmaydı. Aynı şekilde, aslında halkların kendisini yönetebileceği bir mekanizmadan bahsediyoruz. Ama bu iktidar eş başkanlık sistemine ve kadın kazanımlarına saldırıda bulunurken, sığınakları ve kadın merkezlerini kapatırken belediyeleri de erkek memurlarla doldurdu. Belediyeyi erkeklerle dolduran kayyım zihniyeti, tek adam zihniyetinden bağımsız gelişmiyor. Yine bu tek adam rejiminin ortaya attığı siyaset biçimi ve bakanlıkların her biri kadına yönelik şiddet olarak politika üretiyor. Aile Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, Diyanet böyledir. Her yönüyle kadınları nasıl sömürürüz diye politika üretiyorlar.

Bu savaş politikalarından vazgeçin

Bizler 22 yıllık AKP iktidarının kadın düşmanı politikalarını nasıl teşhir ettiysek, bu 8 Mart’ta da bu teşhiri yapacağız. Kazanımlarımızı korumaya devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesinin yeniden hayata geçmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. 6284’ün etkin şekilde yürütülmesi için mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz. Kadın emeğini, sosyal güvenceyi temel hak olarak görüp sömürü düzenine karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Kayyım siyasetine karşı, “Eş Başkanlık Mor Çizgimizdir” demeye ve kadın kazanımlarımızı korumaya devam edeceğiz. Barışa dair çözüm ve özgürlük mücadelemizi bu 8 Mart’ta daha çok alanlarda haykıracağız. Kürt sorununun demokratik çözümü için savaş karşıtlığında buluşacağız. Kürt sorununun demokratik çözümü için kadınlar olarak barış siyasetini büyüteceğiz. Savaş siyasetine karşı barış siyaseti kazanacak ve bunu kadınlar yapacak. Biz kadınlar kazanacağız. Biz kadınlar, Kars’tan Muğla’ya, Edirne’den Diyarbakır’a ve Van’a kadar her yerde bu savaş politikalarından vazgeçin diyeceğiz. Vazgeçin derken de bu ülkenin demokratikleşmesi için her türlü mücadeleyi büyüteceğiz. Demokratik siyaset, kadınlar şahsında daha çok büyüyecek. Demokratik mücadele kadınlar şahsında daha çok büyüyecek. Emek sömürüsüne ve gaspa karşı kadınlar bu mücadeleyle aslında yeni bir yaşamı hep birlikte örecektir. Evet, 8 Mart’a biz kadınlar hazır mıyız? Biz kadınlar, ülkenin dört bir yanında barışa hazırız, eşitliğe hazırız, özgürlüğe hazırız. Bu mücadeleyi büyütmeye hazırız. İktidar da hazır olsun, muhalefet de hazır olsun. Devrimci, sosyalist demokrasi güçleri de hazır olsun. Bu ülke demokratikleşecek; kadınlar kazanacak, halkların iradesi kazanacak, halkların ortak mücadelesi kazanacak. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Kadın dayanışması yaşatacak.

 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Marmara Bölgesi Hapishanelerinde Hak İhlalleri: 2024 Yılı Raporu

HIZLI YORUM YAP