İsrail 9 yıl önce de yaptı! Ortamı her an ‘ölüm kutusu’na çevirebilir
Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr - Geçtiğimiz cumartesi sabahı Hamas’ın askeri kanadı olan İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın İsrail içinde gerçekleştirdiği saldırıların yankıları sürüyor. 'Aksa Tufanı Operasyonu' adı verilen saldırılar sırasında İsrail’e doğru binlerce roket ateşlendi. Roketlerin ateşlenmesiyle eş zamanlı olarak Hamas militanlarının karadan, havadan ve denizden İsrail içine yaptığı sızmaların sonucunda ise aralarında sivillerin de bulunduğu binden fazla kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi de esir alınarak Gazze Şeridi’ne kaçırıldı.
İsrail’in kurulduğu tarihten bu yana karşı karşıya kaldığı en büyük saldırılardan biri olan “Aksa Tufanı Operasyonu”nun ardından İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, ülkenin resmi olarak savaş girdiğini açıklarken, Savunma Bakanı Yoav Gallant’da Gazze’nin tamamen kuşatılacağını belirterek bölgeye elektrik, su, yakıt, ilaç gibi insani ihtiyaçların da girişinin engelleneceğini açıkladı. Gazze Şeridi, İsrail ordusuna bağlı hava, kara ve deniz unsurları ile yoğun şekilde bombalanmaya başlandı. Gazze Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada da şiddetli bombardıman sonucunda aralarında çocukların da bulunduğu binden fazla kişinin hayatını kaybettiği ve çok sayıda kişinin de yaralandığı belirtildi. Çatışmaların başladığı ilk günden bu yana her iki taraftan da toplamda 2 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Saldırıların ardından yedek güçlerini silah başına çağıran İsrail’in günler içinde en az 300 bin kişilik bir görev gücü seferber ettiği, Başbakan Netenyahu’nun ABD başkanı Joe Biden ile yaptığı telefon görüşmesinde kara operasyonunun gerekli olduğunu söylediği belirtildi.
İsrail ordusuna bağlı birlikler Gazze Şeridi sınırlarında toplanmaya devam ederken, kara harekatının yapılıp yapılmayacağı veya hedeflerinin ne olacağı konusundaki tartışmalar devam ediyor. Peki İsrail ordusunun Gazze içinde gerçekleştirdiği son kara operasyonunda neler yaşandı?
SON KARA OPERASYONU 2014 YILINDA YAPILDI
İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne yönelik son kara operasyonu, bir haftadan fazla süren yoğun hava bombardımanının ardından 17 Temmuz 2014’te gerçekleştirildi. ‘Koruyucu Hat Operasyonu’ adı verilen 51 gün süren harekat sonucunda 500'den fazlası çocuk olmak üzere tahmini 2 bin 251 Filistinli, İsrail güçleri tarafından öldürülürken, Gazze Şeridi içerisinde bulunan silahlı gruplar 75 İsrail askeri ve 8 İsrailli sivili öldürdü.
King's College London'ın savunma çalışmaları bölümünde yardımcı doçent olarak görev yapan Andreas Krieg, 2014 yılında gerçekleştirilen kara operasyonunun ‘kapsam açısından oldukça sınırlı’ ifade ederek “Koruyucu Hat Operasyonu” sırasında çoğunlukla Hamas’ın tünel altyapısının hedeflendiğini belirtti. Krieg, "Bu operasyon daha çok askeri hedeflere ulaşmakla ilgiliydi ve tünel altyapısını hedef alması planlanmıştı. Stratejik bir başarı elde etmek planlanmamıştı. Eğer böyle olsaydı Hamas ya yok edilirdi ya da en azından etkisiz hale getirilirdi” dedi.
‘BU OPERASYONLAR MALİYETLİ OLUYOR’
Newcastle Üniversitesi'nde uluslararası hukuk, Orta doğu ve savaş araştırmaları üzerine çalışan kıdemli öğretim görevlisi Craig Jones,“21. yüzyıldaki çoğu ordu, kara operasyonları yapmak istemiyor çünkü bu, söz konusu taraf için çok maliyetli oluyor” şeklinde konuşarak “İsrail ordusunun beğenin ya da beğenmeyin havada inanılmaz bir kapasitesi var. Minimum hasarla maksimum can kaybına neden olabilir. Fakat askerlerinizi düşman kuvvetlerinin bulunduğu bir alana yollamak tehlikeli ve maliyetli”yorumunu yaptı.
İsrail’in 2014 yılında gerçekleştirdiği “Koruyucu Hat Operasyonu” 75 askerin hayatını kaybetmesine sebep olurken, harekatın ardından birçok askerin psikolojik sorunlar yaşadığı belirlendi. İsrail Savunma Bakanlığı’nın elinde bulunan verilere göre, 2014'teki çatışmalar nedeniyle engelli olarak tanımlanan 481 eski askerden 143'ünün travma sonrası stres bozukluğundan (TSSB) muzdarip olduğunu ortaya çıktı.
'ÖLÜM KUTUSU'NA ÇEVİRMEK İÇİN TAM YETKİ
2014 yılında gerçekleştirilen “Koruyucu Hat Operasyonu” sırasında İsrail’in “hukuk” kavramını taktik olarak ilk kez kullandığını belirten Craig Jones,“Yasa, askeri eylemi kısıtlayan veya yasaklayan bir şey değil. Genellikle gücü arttırma taktiği olarak kullanılıyor" dedi. Bu durumun açık örneklerinden biri, 2014 yılında Gazze içindeki en yoğun nüfusa sahip olan Şucaiyye MahalLesi'nde yaşandı. Hava saldırısından önce bölgede yaşayanları broşür, telefon aramaları ve mesajlarla uyardı. Hamas ve bölgede yaşayanların bu durumu ‘psikolojik harp’ olarak görüp bölgeden ayrılmaması sebebiyle uyarılardan bir gün sonra yapılan saldırılar en az 72 kişinin hayatını kaybetmesine sebep oldu. Jones, bu durumu,“Bu hukuk biliminin karanlık tarafı. Bu uyarılar yapıldıktan sonra istediğiniz bir alanı ölüm kutusuna çevirmek için tam yetki sahibi oluyorsunuz” dedi.
İsrail'in operasyonlar için yasayla zemin oluşturduğu bir diğer durum ise Hannibal Protokolü. Tel Aviv, Hamas'ın elindeki rehineler sorununu çözmek için İsrail ordusunda 1986'dan 2016 yılına kadar yürürlükte olan Hannibal Protokolü'ne başvurabilir. Craig Jones, Hanninal Protokolü’nü “Bir askerin kaçırılması halinde belirli bir bölgedeki her şeyin yok edilebilmesi yetkisi. Yani o askerin kısa süre içinde geri getirilmesi için tüm imkanların seferber edilmesi” olarak özetledi. İsrail ordusunun bir askerin kaçırılmasına engel olmak amacıyla aşırı güç kullanmasına izin veren Hanninal Protokolü, kaçırılma durumlarında İsrail’in pazarlık masasına oturtulmasının önüne geçmek için askerin hayatının dahi tehlikeye atılabilmesine de fırsat tanıyor.
İsrail’in halihazırda gerçekleştirdiği hava operasyonlarında ve olası kara operasyonunda hukuksal anlamda vereceği cevabın hazır olduğunu dile getiren Jones,“Neden insanları öldürüyorsunuz? sorusuna ‘Çünkü kaçırılan bir yaşlı kadını veya festivalde esir alınan genç bir kızı bulmak istiyoruz’ diye cevap verecekler” dedi. İsrail’in daha önce savaş suçu işlemek ve insan haklarını ihlal etmek suçlamalarıyla karşı karşıya kalmış olsa da bu kez bu anlamda gelecek uluslararası baskıların İsrail’i caydırmayacağını düşünen Jones, İsrailli yetkililerin yaptığı açıklamaların ordunun kitlesel şiddet uygulamasına izin verdiği yönünde olduğuna dikkat çekerek sözlerini noktaladı.