40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.319,39%0,53
3.335,86%0,37
10.219,67%-0,06
Hukuksuzluk derinleşiyor: İşkence gören mahkuma değil, işkencecilere değil, mağdura ceza veriliyor
🔸 Tedavi Hakkına Engel: Gözaltında İnsanlık Dışı Muamele
Ekim Polat, tutuklu bulunduğu cezaevinde uzun süredir hem fiziksel hem de psikolojik işkenceye maruz kaldığı halde, sağlık hakkı defalarca engelleniyor. Polat’ın yaşam koşullarının ağırlaştığı, tedaviye ihtiyacı olduğu halde hastaneye sevkinin yapılmadığı bildirildi. İnsan hakları savunucuları, bu durumun “işkencenin devamı” anlamına geldiğini vurguluyor.
🔸 Ceza Disiplini mi Susturma Aracı mı?
Ekim’e uygulanan fiziksel ve psikolojik baskıların üzerine, bugün ailesiyle telefon görüşmesi de engellendi. Dahası, yaşadığı tüm hukuksuzluklara rağmen, kendisine disiplin cezası verilerek hak arama yolları da kapatılıyor. İşkence iddialarına rağmen cezalandırılanın yalnızca mağdur olması, hukuk sistemine duyulan güveni sarsıyor.
🔸 Aile ve Toplum Sessizliğe Zorlanıyor
Ailesinin iletişim kuramaması, Ekim’in yaşadığı hak ihlallerini belgelemeyi de imkânsız kılıyor. Toplumun bu sessizleştirme politikasına karşı duyarlı olması gerektiği yönünde çağrılar yapılıyor. Ekim’in durumu bireysel bir mağduriyet olmanın ötesinde, insan haklarının sistematik olarak ihlal edildiğine dair bir alarm niteliği taşıyor.
Ekim Polat’a Yapılan İşkence Vicdanları Sarsıyor
🔷 1. Fiziki ve Psikolojik İşkencenin Anatomisi
Ekim Polat’ın cezaevinde maruz kaldığı işkenceler, sadece fiziki değil aynı zamanda ruhsal boyutlara ulaşmış durumda. Günlük yaşamı kısıtlanıyor, hücre şartları ağırlaştırılıyor, kendisine temel insani hakları tanınmıyor. Sadece darp edilmekle kalmıyor; uyku, beslenme ve sosyal temas gibi temel yaşamsal gereksinimleri dahi ceza ve baskı aracı haline getiriliyor. Bu tür uygulamalar, uluslararası sözleşmelere göre “insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele” tanımına giriyor.
🔷 2. Sağlık Hakkı: Görmezden Gelinen Hayati Bir İhtiyaç
Polat’ın yaşadığı fiziksel zorlamalar ve ruhsal çöküş, acil tedavi ihtiyacını doğurmuş olmasına rağmen kendisi hastaneye sevk edilmediği gibi hiçbir sağlık kontrolünden de geçirilmedi. Cezaevi yönetimi, tedavi talebini sistematik biçimde reddederek aslında işkencenin etkilerini ağırlaştırıyor. Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme’si gereği bu ihmal, işkencenin bir parçası sayılıyor.
🔷 3. Disiplin Cezaları: Susturma ve İzolasyon Aracı mı?
Bugün Ekim’in ailesiyle yapması gereken haftalık telefon görüşmesi, herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin engellendi. Dahası, maruz kaldığı ihlallere ses çıkarma çabaları da “disiplin cezası” ile bastırılmak isteniyor. Hak aramak, yaşananları ifşa etmek disiplin suçu gibi gösterilerek mağdurun susturulması hedefleniyor. Bu yaklaşım, adalet sisteminin koruma değil cezalandırma üzerine kurulu olduğunu gözler önüne seriyor.
🔷 4. Aile Bağlantısının Kesilmesi: Bilgi Karartma Politikası
Aile bireyleriyle iletişimin engellenmesi, sadece bir insan hakkı ihlali değil aynı zamanda kamuoyunun bilgilendirilmesini önlemeye yönelik stratejik bir tavır. Ekim’in yaşadıklarının dışarıya aktarılmasını engellemek, olayın kapalı kapılar ardında kalmasını sağlıyor. Böylece işkence sistematikleşiyor, görünmez hale getiriliyor. Bu aynı zamanda savunma hakkının ihlali anlamına geliyor.
🔷 5. Sessizleştirme Politikaları ve Toplumun Rolü
Bu tür olaylar ne yazık ki münferit değil. Türkiye cezaevlerinde benzer ihlallerin yaygın olduğu, insan hakları savunucularının sık sık dile getirdiği bir gerçek. Sessizlik, mağdura değil işkenceye hizmet eder. Sivil toplumun, medyanın ve hukukçuların bu olaylara karşı ortak bir duruş sergilemesi, mağduriyetlerin önüne geçilmesi için hayati önem taşıyor. Ekim Polat’ın durumu, bir kişiden öte bir sistemin yansıması.
Resmi Gazete’de yayımlandı: İzinsiz yabancı işçi çalıştıranlar yandı!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.