34,9901$% 0.13
36,7700€% 0.04
44,4633£% 0.29
2.982,04%0,07
2.655,59%0,11
10.026,33%0,29
23 Şubat 2023 Perşembe
İSTANBUL / EKONOMİ
dolar fiyatları, dün Türkiye piyasalarının kapanış saatinde 18,87 TL seviyesinde hareket ederken; yeni güne yatay seviyeden başladı. Dolar kuru, gün içerisinde en düşük 18,8120 TL seviyesini, en yüksek ise 18,9090 TL seviyesini görürken; kur saat 12:18 itibarıyla 18,8762 TL seviyesinde hareket etti. Euro fiyatları da gün içerisinde en yüksek 20,4295 TL’yi görürken; şu dakikalarda 20,0278 TL seviyesinde bulunuyor. İngiliz sterlini ise aynı dakikalarda 22,7360 TL seviyesinde işlem görüyor.
Dolar endeksi, şu dakikalarda yüzde 0,13 oranında düşüşle 104,45 seviyesinde bulunuyor. euro/dolar paritesi ise şu sıralarda 1,0593 seviyelerinde hareket ediyor.
10 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi yüzde 10,58 seviyesinde, 2 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi yüzde 10,67 seviyesinde bulunuyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) bilgilerine göre, ocak ayı içerisinde Türkiye’nin İsviçre için yaptığı ihracat %135.3 artış ile 178 milyon 241 bin dolara çıkmış oldu. Bu durumda İsviçre’ye büyün zamanların en yüksek olan ocak ayı ihracatı gerçekleşmiş oldu.
İsviçre, Türkiye’nin en çok dış satış yaptığı 23.ülke olurken aynı zamanda geçen senenin yılın aynı dönemine göre de dış satışın en çok yükselme gösterdiği 6.ülke olarak da açıklanmış oldu. Türkiye’nin söz konusu ülkeye ihracatı 102 milyon 493 bin dolar artış göstermiş oldu.
Türkiye’nin İsviçre’ye dış satışında öne çıkan sektörler sanayi bünyesindekiler oldu. Ülke için en fazla dış satış yapan 6 sektör sanayi bünyesinde sektörlerden olarak kayıtlara geçti. Mücevher sektörü, ocak ayı içerisinde 88 milyon 962 bin dolar tutarında dış satışla İsviçre’ye gerçekleşmiş olan dış satıma öncülük eden sektör oldu. Mücevher sektörünü de 13 milyon 327 bin dolar ile demir ve demir dışı metaller, 12 milyon 610 bin dolarla da otomotiv sektörü, 8 milyon 429 bin dolarla da hazır giyim ile konfeksiyon, 7 milyon 269 bin dolarla da kimyevi maddeler ile mamuller, 7 milyon 212 bin dolarla elektrik ve elektronik sektör izlemiş oldu.
Ülkeye en az dış satım da ise 2 bin dolarla süs bitkileri ve mamulleri, 24 bin dolarla da su ürünleri ve hayvansal mamuller, 148 bin dolarla da gemi yat ve hizmetleri, 189 bin dolarla da diğer sanayi ürünleri, 237 bin dolarla da tütün sektörü yer almış oldu.
Mücevher sektörüne bakacak olursak, İsviçre için yapılan dış satımda ocak ayı içerisinde 85 milyon 348 bin dolar artırarak ihracatın başını çekmiş oldu. İhracat artışında mücevher sektörünü 2 milyon 541 bin dolarla otomotiv sanayi, 1 milyon 412 bin dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri, 1 milyon 13 bin dolarla elektrik ve elektronik, 876 bin dolarla mobilya kağıt ve orman ürünleri izlemiş oldu.
Amerikalı ressam William Merritt Chase’in 1913’te kaybolan bir tablosu, yaklaşık 100 yıl sonra İngiltere’de bir müzayedede ortaya çıktı. “The Bayberry Bush” adlı tablo, 2014 yılında Sotheby’s müzayede evinde satışa sunuldu ve 1.4 milyon sterlin (yaklaşık 1.85 milyon dolar) fiyatla satıldı. Tablo, kaybolmadan önce son olarak 1913’te New York’ta sergilendiği kaydedilmişti. Tablonun 100 yıl boyunca nerede olduğu ve kimin elinde bulunduğu hala bilinmemektedir.
Benzer şekilde, tarihi eserlerin yıllar veya hatta yüzyıllar boyunca kaybolduktan sonra yeniden ortaya çıkması oldukça sık görülen bir durumdur. Bu eserler genellikle müzayede evlerinde veya özel koleksiyonlarda bulunurlar. Bunun nedeni, özellikle tarihi eserlerin çok değerli olması ve çalınması veya kaybolması durumunda dünya çapında bir arayış başlamasıdır.
Örneğin, 2006 yılında, ünlü İspanyol ressam Francisco Goya’nın bir tablosu, yaklaşık 40 yıl sonra bir çatı arasında bulundu. Tablo, 1960’larda İtalya’da bir koleksiyoncu tarafından satın alınmış ve sonrasında kaybolmuştu. Tablo daha sonra, sahibi öldükten sonra evini temizleyen çalışanlar tarafından bir çatı arasında bulundu. Tablo, 2013 yılında Londra’da düzenlenen bir müzayedede 3.1 milyon sterlin (yaklaşık 4.5 milyon dolar) fiyatla satıldı.
Bu örnekler, kaybolan eserlerin yıllar sonra nasıl bulunabileceğini ve önemli tarihi ve kültürel mirasımızın nasıl korunabileceğini göstermektedir.
İskoçya’da bir adam, 300 yıl önce kaybolan bir mücevheri tesadüfen buldu. Mücevher, 1690 yılında İskoçya Kraliçesi Mary II için yapılmıştı.
İskoçya’da bir adam, 300 yıl önce kaybolan ve İskoçya Kraliçesi Mary II için yapılan bir mücevheri tesadüfen buldu. Mücevher, 2018 yılında, Cumbria’daki bir çiftlikte yapılan bir metal dedektörü taraması sırasında keşfedildi. Mücevher, Kraliçe Mary II’nin İskoçya gezisi sırasında hediye olarak verilen bir broştur ve yaklaşık 300 yıl önce kaybolmuştu. Broş, altın ve gümüşten yapılmış ve üzerinde yakut ve elmaslarla süslemeler bulunuyor. Broş, şimdi İskoçya Ulusal Müzesi’nde sergilenmektedir.
Broşun keşfi, İskoçya’nın tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. İskoçya Kraliçesi Mary II, 17. yüzyılın sonlarında İskoçya’ya seyahat ettiğinde, İskoç halkının gönlünde taht kurmuştu. Broş, İskoçya’daki bağımsızlık mücadelesine dair sembolik bir anlam taşımaktadır ve İskoçya’nın tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Keşif, İskoçya’daki tarih ve kültür araştırmalarına da katkı sağlamaktadır. Ayrıca, mücevherin keşfi ve sergilenmesi, turistlerin İskoçya’ya ilgisini artırmıştır.
Hong Kong: Hong Kong, Çin Hükümeti tarafından daha fazla kontrol altına alınmaya çalışılıyor ve bu durum, dünya genelinde büyük tartışmalara yol açıyor
Hong Kong’da son yıllarda Çin Hükümeti’nin baskısı artmış durumda ve bu durum hem Hong Kong’daki hem de dünya genelindeki insanlar arasında endişe yaratıyor. 1997 yılına kadar Birleşik Krallık’ın bir kolonisi olan Hong Kong, daha sonra Çin’e devredilmişti. Ancak, “bir ülke, iki sistem” prensibi uyarınca, Hong Kong kendi kendini yönetmeye ve bağımsız bir yargı sistemine sahip olmaya devam etti.
Ancak son yıllarda, Çin Hükümeti Hong Kong’daki özgürlüklerin sınırlandırılmasına yönelik adımlar atmaya başladı. 2019’da başlayan ve birçok kez şiddetli çatışmalara yol açan protestoların ardından, Hong Kong Ulusal Güvenlik Yasası kabul edildi. Bu yasa, “ayrılık, yıkıcılık, terörizm ve yabancı müdahale” suçlarını tanımlayarak, Hong Kong’daki sivil özgürlüklerin kısıtlanmasına yol açtı.
Çin Hükümeti ayrıca, Hong Kong’da seçim sisteminde değişiklikler yaparak, Hong Kong’un kendi kendini yönetme yeteneğini sınırlamaya çalıştı. Bu durum, Hong Kong’daki demokrasi savunucularının ve insan hakları aktivistlerinin tepkisini çekti ve dünya genelinde de büyük tartışmalara yol açtı.