Numan Kurtulmuş: Teröre destek kesilsin, 10 günde dünyanın hiçbir yerinde terör örgütü kalmaz

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere Eskişehir’e geldi. Kurtulmuş, AK Parti Eskişehir milletvekilleri Nabi Avcı, Harun Karacan ve Emine Nur Günay, AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan ile partililer tarafından karşılandı. Kurtulmuş, organize sanayi bölgesindeki bir restoranda basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya geldi.Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, Taksim İstiklal Caddesi’ndeki terör saldırısının ardından başlayan dayanışma ruhunun mutluluk verici olduğunu söyledi. Terörün arkasındaki esas güçleri deşifre edip, onların teröre destek vermesini bütünüyle engelleyene kadar mücadelenin devam edeceğini ifade eden Kurtulmuş, “Terör saldırısının hemen ardından başlayan ve dalga dalga büyüyerek devam eden, milletimizin topyekun ortaya koymuş olduğu örnek bir dayanışma ruhunu, ben de bizzat görmekten dolayı büyük bir memnuniyet duyuyorum. Gerçekten milletimize müteşekkiriz. Fikirleri ne olursa olsun, teröre karşı ortak bir insanlık cephesinde buluşabilmeyi, teröre karşı yekvücut olabilmeyi, terör örgütlerini ve onların arkasındaki güçleri sevindirmeyeceğimizi bu örnek dayanışma ruhu ile milletimiz ortaya koymuştur. Bu saldırı ile birlikte şu konuyu gündeme getirmek herhalde doğrudur. Mesele sadece orada bombayı patlatan, bombayı patlatana emir veren ya da onları bir şekilde buraya getiren, yönlendiren ya da arkalarında bunları planlayan terör örgütünden ibaret bir saldırı değildir. Yıllardır söylediğimiz şey; terörün arkasındaki esas güçleri deşifre edip onların teröre destek vermesini bütünüyle engelleyene kadar bu mücadelemiz devam edecektir” dedi.

‘DESTEK KESİLİRSE, 10 GÜNDE DÜNYADA TERÖR ÖRGÜTÜ KALMAZ’

Numan Kurtulmuş, terör örgütlerine verilen desteğin kesilmesi halinde dünyada 10 günde terörden temizleneceğini, yıllardır bunun mücadelesini verdiklerini belirterek, şunları söyledi:

“Terör örgütlerine lojistik destekleri kimler veriyor? İstihbarat desteklerini kimler veriyor? Bunlara silahları, bombaları kimler temin ediyor? Bunlara kendi ülkelerinin başkentlerinde siyasi çalışma adı altında ofisleri kimler tahsis ediyor? Bunlara TIR’larla mühimmatı, silahı kimler veriyor? Yıllardır söylediğimiz budur. Sadece terör değil. Adını bir de süslü bir şekilde koydukları, vekalet savaşlarının aracı olarak kullandıkları maşaları olan terör örgütleri burada asıl fail değildir. Asılfail bu terör örgütlerine destek verenlerdir. Şunu da çok net söylüyoruz; eğer dünyanın Afrika’dan ta Asya’nın içine kadar, Meksika’ya kadar, Orta Amerika’ya kadar dünyanın neresinde terör örgütü varsa, bu terör örgütlerine destek verenler, silah verenler, siyasi ve lojistik destek sağlayanlar samimiyetle bu desteklerini kessinler bir hafta 10günde dünyanın hiçbir yerinde terör örgütü kalmaz. Sadece PKK/PYD için söylemiyorum. Boko Haram’dan DEAŞ’a kadar, bir sürü terör örgütünün eline silahları tutuşturup, bunları meydanlara salan kimlerdir? Vekalet savaşı dedikleri, vekillerini kullanarak yürüttükleri aslında bir hakimiyet mücadelesi ve hatta vekalet savaşları üzerinden bunu da bir uluslararası ilişkiler aracı haline getirerek bazı bölgelerde kendi hegemonyalarını arttırma mücadelesidir. Bu oyunun farkındayız. Terörün ardındaki güçler tamamı ile terörün arkasından çekilene kadar, terörü ortaya çıkaran sosyolojik, toplumsal gelişmeler tamamen ortadan kaldırılıncaya kadar bu mücadeleyi devam ettireceğiz. Terör konusundaki ikircikli davranışlara, terör konusundaki iki yüzlü tavırlara sahip olan ülkelere de şu sözü söylemek isteriz;terörün iyisi kötüsü, şuraya karşısı, buraya karşısı olmaz. Terörün tamamı insanlık düşmanı, canilerin kullanıldığı bir insanlık suçudur. Bu suça kimse ortak olmasın, bu insanlık suçunun ayıbına kimse bir şekilde ortak olmasın. Tam tersine, insanlık cephesinin teröre karşı ortak bir cephede bir araya gelebilmesi, güçlü bir şekilde mücadele edebilmesi ve terör örgütlerinin artık dünyada kımıldayamaz hale gelmesini temin etmesi bir insanlık borcudur”

MİLLET İTTİFAKI’NA ELEŞTİRİ

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Türkiye’de yaşanan pozitif gelişmelere rağmen muhalefetin ‘6’lı masada’ henüz bir fikir birliğine dahi ulaşamadığını söyledi. Millet İttifakı’nın görüşmelerini eleştiren Kurtulmuş, şöyle konuştu:

“İç ve dış politikada pozitif gelişmeleri Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun hazırlığı olarak görüyoruz ve milletimizle paylaşıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, hükümetimiz bu çalışmaları yaparken, maalesef diğer tarafta da Türkiye’nin muhalefeti, bırakın bir pozitif gündem oluşturabilmeyi, her gün biraz daha dağınık, biraz daha kafa karışıklığı içerisinde olduğu manzarayı milletimizin önüne seriyor. 6 artılı masanın bırakın ortak bir aday çıkarabilmeyi, ortak bir fikir etrafında dahi toparlanabilmesinin mümkün olmadığı anlaşılıyor. Her gün biraz daha kavga, biraz daha iç mücadele, ‘kim, nasıl olacak’ tartışmalarının içerisine giriyorlar. Bizim bir yıla yakın bir süredir söylediğimiz şey şudur; karşı taraftaki ittifakın, ben 6 artılı masa diyorum çünkü üstünde kaç olduğunu bilmiyoruz, 6 artılı masanın genişleme potansiyeli var. Buradaki temel sorun adayın kim olacağının tespit edilmemesi değil, ortak bir paradigmanın, ortak bir siyasi fikir çerçevesinin kurulamamış olmasıdır. İnanın her toplantısından sonra millet şunu bekliyor; ‘bu toplantıdan ne çıkacak?’ Örneğin millî savunma sanayisinde nasıl bir program icra edecekler. Mavi Vatan’ın korunması ve Akdeniz’deki haklarımızın geliştirilmesi konusunda nasıl mücadele verecekler?Örneğin Türkiye’nin terörle mücadelesinde ve özellikle sınır ötesi operasyonlarında ortak hangi fikirlere sahiptirler?Eğer iktidara gelirlerse hangi ekonomi programını uygulayarak Türkiye ekonomisinde adımlar atacaklar?Bütün bunların üzerinde öyle görünüyor ki ortak bir fikirleri, müşterek hareket ettikleri bir paradigmaları olmadığı görülüyor. Böyle oldukça da sürekli adaylar üzerinden karşılıklı atışma içerisindeler.”

‘KİMLERİ ADAY GÖSTERECEĞİ BİZİ İLGİLENDİRMİYOR’

Millet İttifakı’nın her gün herhangi bir partiden birinin sözleriyle aday üzerinde spekülasyonları gündeme getirdiğini ifade eden Kurtulmuş, “Tabii karşı taraftaki siyasetin kimi, kimleri aday göstereceği bizi ilgilendirmiyor, kimi aday gösterirlerse göstersinler. Şunu söylemek herhalde hakkımız. Siyaset yarış işidir. Yarış da en az 2 kişinin olduğu bir ortamda gerçekleşir. Bizim adayımız bellidir, ne yaptığı bellidir, vizyonu bellidir, vizyonuyla Türkiye’yi getirmek istediği yer bellidir. Karşı tarafın adayı belli olmadığı gibi vizyonu hiç ortada yoktur, vizyon anlamında eseri dahi yoktur. Biz karşımızda güçlü ve fikirlerini güçlü bir şekilde ifade edebilen bir muhalefet isteriz. Muhalefetle günlük atışmalar üzerinden siyaset yapmak bizim işimiz değil, talebimiz de değildir. Dolayısıyla bir an evvel bu 6’lı masadaki önce kafa karışıklığının sonra fikir dağınıklığının, sonra da ortak fikir ve hedef dağınıklığının ortadan kaldırılmasını ve aday ya da adaylarıyla Türkiye kamuoyunun önüne çıkmalarını tavsiye ederiz. Milletimiz dikkatle izliyor. Bu milletin olağanüstü yüksek bir feraseti vardır. Kimin ne yaptığını, kim ne söylerken neyi söylemek istediğini gayet güzel anlıyor” ifadelerini kullandı.

‘TÜRKİYE BU AYIPTAN İLANİHAYE KURTULSUN’

​Türkiye’de kadınların başörtülü ya da baş açık, özelde veya kamuda herhangi bir şekilde ayırımcılığa tabii tutulamayacağı bir anayasal düzenlemeyi yeniden gündeme gelmeyecek şekilde tamamlamak istediklerini belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Kadınların kıyafetleri, tercih ettikleri kıyafetleri, inançları dolayısıyla giydikleri kıyafetleri dolayısıyla herhangi bir şekilde, herhangi bir yerde, kamuda veya özel sektörde bir ayrımcılığa tabitutulmasını önlemekle ilgili anayasaya değişikliği, ilgili partilerle de konuşarak belli bir noktaya geldi. İnşallah önümüzdeki hafta anayasanın 24 ve 41’inci maddelerinde, 24’üncü maddeye ilave fıkra ekleyerek, 41’inci maddede de değişiklikler yaparak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulacaktır. Şunu herhalde söylememiz gerekir; ‘Türkiye başörtü yasakları diye anladığı ama esas itibariyle kadınların hak ve özgürlüklerini kısıtlayan bu davranışlarla yeni karşılaşmadı.’ Esasında son dönemde aslında fiilen bitmiş olan bir meseleden bahsediyoruz. Fiilen böylesine kısıtlamanın söz konusu olmadığı, kadınların başörtülü ya da baş açık, kamu, özel sektör veya istedikleri her yerde rahatlıkla yer alabildikleri, eğitimlerini ve devlet memuru olarak kariyerlerini sürdürebildikleri ve bu konudaki bütün yasaklamaların geride bırakıldığı bir dönemi yaşıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’nın bir gece bu konuyla ilgili yasal düzenlemeyi içeren teklifini sosyal medya vasıtasıyla Türkiye kamuoyuyla paylaşması, bu konuyu yeniden gündeme taşıdı. Bu konuyu gündeme taşıdığı için burada Kılıçdaroğlu’na da teşekkür ediyorum. Ama bundan sonra madem bir yasa değişikliğini gündeme getirdiniz, şu ana bunu engelleyen bir yasa olmamasına rağmen, rahmetli Özaldöneminde de engelleyen bir yasa olmamasına rağmen bu yasak fiili zorlamalarla, yüksek yargının vermiş olduğu bazı kararların şerhleri, yasa ittihaz edilerek uygulanmıştır. Dolayısıyla bunun için bir yasaya bile gerek yoktu. Madem böyle bir teklifte bulunuyorsunuz, haydi gelin bunu en üst hukuk normu olan anayasa değişikliğiyle gerçekleştirelim. Herhangi bir uygulayıcının anlayışına, herhangi bir siyasi iktidarın yönelimine bakmaksızın Türkiye’de kadınlarımız başörtülü ya da baş açık, özelde veya kamuda herhangi bir şekilde ayırımcılığa tabii tutulamayacağı bir anayasal düzenlemeyle birlikte Türkiye bu ayıptan ilanihaye kurtulsun, bir daha gündemimize hiçbir şekilde gelmesin. Kadınlarımızın hak ve özgürlük alanı, siyasetimizin özgürlük alanı haline gelmesin. Bir daha hiç kimse bunun üzerinden siyaset yapmayı ya da bunun üzerinden bir yasak oluşturmayı aklının ucundan dahi geçirmesin”

‘500 BİN SURİYELİ MEMLEKETLERİNE DÖNDÜ’

AK Parti Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, basın buluşmasının ardından Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İdari İktisadi Bilimler Fakültesi Medeniyet Kulübü tarafından düzenlenen ‘Türkiye’yi Yarınlarına Taşımak’ isimli konferansa katıldı. Kurtulmuş’un yanı sıra konferansta AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı, İl Başkanı Zihni Çalışkan, Osmangazi Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Hakan Demiral, akademisyenler ve öğrenciler de yer aldı.

Göç krizine değinerek Avrupa ülkelerini, göçmenlere karşı duyarsız oldukları gerekçesiyle eleştiren AK Parti’li Kurtulmuş, Türkiye’de yaşayan 500 binin üzerindeki Suriye vatandaşının da memleketlerine döndüğünü söyledi. Dünyadaki göç ve göçmen meselesinin bütün ülkeleri ilgilendirdiğini kaydeden Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Özellikle göç rotaları üzerinde olan Türkiye gibi ülkeleri daha fazla ilgilendirir. Yaklaşık 5 milyon yabancıya ev sahipliği yapan bir ülkeyiz. İnşallah en kısa zamanda Suriyeliler 500 küsur bini memleketlerine gitti. İnşallah geri dönüşleri sağlanacaktır. Bunlar da orada güvenli bölgeler oluşturuldukça yerlerine gidecektir ama burada özellikle üzerimizde durmamız gereken mesele şudur. Bazı batı ülkeleriyle bizim bir şekilde göç konusunda görüş ayrılığımız var. Biz bu uluslararası göç meselesini, bir sebep olarak ele almıyoruz. Uluslararası göç meselesi sadece sonuçtur. Bir örnek vereyim. Afganistan’ın önce Ruslar sonra Irak, Amerika tarafından işgali olmasaydı Afganlı insanlar çoluk çocuk ölümü göze alarak dünyanın farklı ülkelerine gitmek isterler miydi? Sadece bu faktörü değiştirin. Orada Afgan halkı kendi bölgelerinde yabancı işgal olmadan yaşasaydı, Afganistan’dan göç meselesi olmayacaktı. Afrika’da bu kadar büyük yoksulluk olmasaydı, oradaki insanlar her türlü riski göze alarak, Akdeniz üzerinden Avrupa’ya geçmek için hayatlarını riske atarlar mıydı? Yine aynı şekilde Suriye paramparça hale getirilmese terör örgütlerinin cenneti, operasyon alanı haline getirilmeseydi Suriye’den yaklaşık 8 milyona yakın insan ülkesini terk etmek zorunda kalır mıydı? Dolayısıyla batılılar büyük oranda, bu anlamda göç ve göçmen meselesini bir sebep neden olarak alıyorlar, ‘Bu göçmenler neden bize geldi’ diye bakıyorlar. Biz ise göç meselesinin birçok sosyoekonomik, politik ve askeri gelişmelerin bir sonucu olduğu kanaatindeyiz. Bu sebepler kalkmadan o sonucu düzeltemezsiniz.”

‘TÜRKİYE OLARAK OLAĞANÜSTÜ İNSANLIK DERSİ VERDİK’

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) göçü önleme konusunda yetersiz olduğunu belirten Numan Kurtulmuş, Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Gıda Örgütü’nün de görevlerini yerine getirmediğini söyledi. Türkiye’nin özellikle göç konusunda diğer ülkelere insanlık dersi verdiğini kaydeden Kurtulmuş, şöyle konuştu:

“Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği var, çalışıyor ama parası yok pulu yok. Bir proje ofisi gibi çalışıyor. Bir gücü yok. Madem dünyadaki küresel göç meselesini önleyeceksiniz, gelin zengin ülkeler her biriniz gayrisafi milli hasılanızın belli oranında bir uluslararası bir fon kurun ve bu göçmenlerin mevcut sorunlarının aşılması için ya da göçmen meselesinin kökten çözülmesi için gayret sarf edin. Biz Türkiye olarak burada olağanüstü bir insanlık dersi verdik. Milletimizden Allah razı olsun. Her uluslararası toplantıda ‘Aferin, teşekkür ederiz, Türkiye’nin katkılarından dolayı minnettarız’ derler. ‘Hadi buyurun, işin ucundan biraz da siz tutun, siz de destek olun ve siz de yardımcı olun’ dendiği zaman hiçbir şey yapmazlar. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği çalışmaz. ‘Dünya Sağlık Örgütü’ diye bir şey var. Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemiyle ilgili herhangi bir şey yapabildiğini, başarılı bir uygulaması olduğunu gördünüz mü? Dünyanın yoksul bölgelerinin aşıya ulaşması konusunda dahi temennilerde bulundular. İyi niyetli ifadeleri oldu, ellerindeki güç bu kadar. Hiçbir şey yapamadılar. Dünya Gıda Örgütü’nün Afrika’daki kıtlık ve kuraklıkla uğraşma konusunda Afrika halkına yardımcı olan bir çabasını veya sonuç aldığı bir projesini gördünüz mü? Çünkü böyle kurulmamış sistem. ‘Birleşmiş Milletler’ diye koca devasa bir kurum var. ‘Güvenlik Konseyi’ diye bir şey var. Allah rızası için Güvenlik Konseyi’nin çözebildiği bir tek çatışmanın, bir tek savaşın veya barışı sağladığı bir tek yerin, bölgenin olduğunu gördünüz mü? Çünkü dünyadaki bütün bu kurum ve kuruluşlar 2’nci Dünya Savaşı’nın şartları içerisinde oluşmuş, galip devletlerin tahakkümünü artırmak için tasarlanmış.”

Ağıralioğlu’na ‘Kraldan çok kralcı’ yanıtı
PaYLaŞşşş